• 22 Haziran 2024 tarihinde yayınlandı.

    Ezân okuyanı ve kâmet getireni duyan kimse onun söylediklerini aynen tekrarlar, ancak “hayye ales salâh ve hayye alel felâh. (Haydin namaza, haydin felâha)” sözlerini duyunca, herbirinden sonra: “Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh. (Günâhtan kaçacak güç, ibâdet edecek kuvvet ancak Allâh’ın yardımıyla kazanılabilir)” der. “Es-salâtü hayrun minen nevm. (Namaz uykudan hayırlıdır)” sözünü duyunca şöyle der: “Sadakte ve berirte.

  • 17 Haziran 2024 tarihinde yayınlandı.

    Evliliğe flört ederek adım atmayı savunanlar hayli fazladır. Ancak flört ederken evliliği gözetenler, birbirini gereğinden fazla kandırırlar. En azından ilk zamanlarda kim olduklarını, ne düşündüklerini, neye inandıklarını birbirinden gizlemeye çalışırlar.

  • 10 Haziran 2024 tarihinde yayınlandı.

    Hz. Peygamber (s.a.v.), söz, fiil ve takrirleri ile açıklamakla görevli olduğu konuları beyân etmekteydi. Âyet-i kerimede şöyle buyrulur: “Sana da insanlara gönderileni açıklayasın diye Kur’ân’ı indirdik.” (Nahl s. 44) Hz. Peygamber (s.a.v.) bazen sözlü beyânda bulunurdu.

  • 4 Haziran 2024 tarihinde yayınlandı.

    Allâh (c.c.), Resûlullâh (s.a.v.)’in hanımlarıyla başkalarının ilişkilerinde kesin hükmünü hicab âyeti ile inzâl buyurmuştur. “Bir de O’nun zevcelerinden, lazım olan bir şey isteyeceğiniz zaman, perde arkasından isteyiniz. Bu şekilde istemeniz, hem sizin hem de onların kalpleri için en temiz bir harekettir.” (Ahzâb s. 53) 

  • 3 Haziran 2024 tarihinde yayınlandı.

    Mürşid-i kâmil olmadığı hâlde mürşidlik ve şeyhlik iddia edenler, hakikatte yol kesen eşkıyâlardır. Bir yerden bir yere giden kişi veya kervânların yolunu kesip onların değerli eşyâ ve paralarını alan haramzâdelere “kutta-i tarik” (yol kesen) eşkıya denilir.

  • 1 Haziran 2024 tarihinde yayınlandı.

    Resûlullâh (s.a.v.)’in “Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu” dediği rivâyet olunmuştur: “Her kim benim dostuma düşmanlık ederse, ben de ona harb ilân ederim.” Resûlullâh (s.a.v.) buyurdu: “Ey müstakbel (benden sonraki) müslümanlar! Ashâbıma sövmeyin, sizden birinin Uhud dağı kadar altın sadaka verdiği farzedilse, bunlardan birisinin iki avuç sadakasının fazîletine, hattâ bunun yarısına erişemez.” (Buharî)

  • 31 Mayıs 2024 tarihinde yayınlandı.

    Allâhü Teâlâ şöyle buyuruyor. “Allâh’ın, bir kısmınızı bir kısmınıza onunla faziletli kıldığı şeyi temenni etmeyin…” (Nisa s. 32) Allâhü Teâlâ, herkesin Allâh (c.c.)’un kısmetine, taksimine râzı olmasını emrediyor; aksi hâlde kişi, hasede düşmüş olur.

  • 21 Mayıs 2024 tarihinde yayınlandı.

    1. Hayızlı veya lohusa bir kadın farz, vacip, sünnet, nafile hiçbir namaz kılamaz, tilâvet veya şükür secdesi yapamaz. Bunların edâlarını yapması gerekmediği gibi, daha sonra kazâlarını da yapması gerekmez. Buna rağmen vakit girdiği zaman abdest alıp namazını edâ edebileceği kadar oturup tesbih ve duâ ile meşgul olması müstehâptır.

  • 20 Mayıs 2024 tarihinde yayınlandı.

    1. Kur’an okuma niyetiyle bir âyetten daha az olsa da tilâvet yapamaz. Fakat Kur’an okumayı kastetmediği durumlarda, duâ niyetiyle kısa âyetleri veya şükretmek içi “elhâmdülillâh” bir işe bereketle başlamak için “bismillâh” diyebilir. Bu şekilde bir âyetten daha az miktarda Kur’an lafızlarını söylemek mekruh değildir. Uzun âyet okumak ise caiz değildir. 2. Kur’an öğreten hayızlı kadın, Kur’an-ı Kerim’i her iki kelime arasını ayırarak, kelime kelime okuyabilir. Bitiştirerek okuyamaz.

  • 19 Mayıs 2024 tarihinde yayınlandı.

    İmam Şafii (r.âleyh) şöyle demiştir: “Resûlullâh (s.a.v.)’in, hadislerini dinlemeye, ezberlemeye ve başkalarına anlatmaya teşvik etmesi, sünnetin dinde delil oluşturmasını vurgulamaktan başka bir şey değildir. Zira hadisler; tutulması gereken helâlleri, kaçınılması gereken haramları, tatbik edilecek hadlerin (cezaların) kimlere uygulanacağını, alınacak veya verilecek bir malın düzenlenmesini içermekte ve ahiret ile dünya için öğütler vermektedir.”

  • 16 Mayıs 2024 tarihinde yayınlandı.

    Bu zamanda dinden çıkanlar ve dîni yanlış anlayan hafif akıllı kimseler, kadınların tesettürü aleyhindedirler. Bunlardan kimileri bile bile, kimileri de akıllarının hafifliğinden dolayı, kadınların bilinen tesettürünün dîne muhalif olduğunu söylerler ve derler ki: “Şeriat kadınların yüz ve ellerini yabancılara açmalarını mubâh kılmıştır. Yabancı erkeklerin de onlara bakmalarına izin vermiştir.

  • 12 Mayıs 2024 tarihinde yayınlandı.

    Fukahanın bir kısmına göre, seferde meşakkât olduğundan dört rek’atli farzlar iki rek’at olarak kılınır, sünnet namazlar da terkedilir. Ancak bu hususta muhtar olan kavil şudur: Yolculukta korku, endişe ve fazla sıkıntı varsa, sünnetler terkedilir; bu durumlar olmadığında kılınması evlâdır,daha iyi olur.

  • 26 Nisan 2024 tarihinde yayınlandı.

    Tadil-i erkân; namazdaki herbir rüknün hakkını vermek, acele bir şekilde namaz kılmamak, namazda huşûyu yakalamak için zihni meşgul edecek şeylerden kaçınıp “namaz hırsızlığı” yapmamaktır.

  • 24 Nisan 2024 tarihinde yayınlandı.

    Müslümanlardan bir kısmı “İslâm dini akıl ve mantık dinidir” diyerek, aklı ve düşünceyi kendilerine din ve yol gösterici olarak kabul etmişlerdir. Bunlardan bir kısmı da dinin birçok vecibelerini yerine getirdikleri halde ilim zannettikleri, oysa ki hayalden öteye gitmeyen ilimleri, noksan bilgileri ve maddeci akıllarıyla, başta müçtehid imâmları, selef ve halef ulemasını beğenmemekte ve onları taklid etmeyi büyük bir eksiklik saymaktadırlar.

  • 20 Nisan 2024 tarihinde yayınlandı.

    İbâdetler iki kısımdır. 1. Doğrudan maksut olan ibâdetler. 2. Doğrudan maksut olmayıp maksuda vasıta olan ibâdetler. Birinci kısım da niyet, ibâdetin sevâbının şartı olduğu gibi sıhhatinin de şartıdır. İkinci kısımda ise niyet, sadece sevâp kazândırmasının şartıdır. Sıhhatinin şartı değildir. Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor: “Âmeller(in sevâbı) niyetlerine göredir…” (Buhârî) Bu hadis-i şerifi açıklayan Hanefî âlimlerinin beyânına göre; âmellerin sıhhati için niyet şart değildir.

  • 18 Nisan 2024 tarihinde yayınlandı.

    Ebû Hanîfe (r.a.) tâbiîlerinin çokluğu ve mezhebinin dünyanın dört bir tarafına yayılmasıyla diğer imâmlardan ayrılır. Dünyanın yarısı, hatta üçte ikisi ona tâbi olmuştur. Ebû Hanîfe (r.a.)’in mezhebi, tedvin (toplayıp kitap haline getirme) açısından da mezheblerin ilkidir.

  • 14 Nisan 2024 tarihinde yayınlandı.

    Oruç keffaretini yerine getirmek sırası ile üç şeyden birisiyle olur. Şöyle ki; bunlardan birincisine gücü yettiği takdirde ikinci veya üçüncü ile bunun edâsı caiz olmadığı gibi, ikinciye gücü yettiği takdirde de üçüncü ile edâsı caiz olmaz.

  • 2 Nisan 2024 tarihinde yayınlandı.

    Bir kişinin yolculuk sebebiyle oruç tutmama ruhsatına sahip olabilmesi için çıkılacak yolculuğun yaya veya deve yürüyüşüyle üç günlük bir mesafeden az olmaması gerekmektedir. Zira bu durumda meşakkât olacağı açıktır.

  • 27 Mart 2024 tarihinde yayınlandı.

    Bozulan her türlü orucun sonucunda mutlaka keffaret gereklidir denemez. Bu yüzden keffaret ancak onu gerektirecek hususi durumlarda vacip olur. Bu hususi durumlar şunlardır: Kamil manada orucun bozulması yani orucu bozma denilen kasıtlı olarak yemek, içmek ve cinsel ilişkide bulunmak eylemlerinden biri ile bozulan Ramazan orucudur.

  • 20 Mart 2024 tarihinde yayınlandı.

    Şüphesiz en güzeli, teravihi hatimle kılmaktır. Buna göre bazı camilerde cemaatin bilgisi doğrultusunda bu şekilde yani hatimle teravih kılınması tavsiye edilmelidir. Diğer camilerde ise namazın erkânına ve huşuuna riayet etmek kaydıyla cemaatin durumu gözetilmelidir.

  • 2 Mart 2024 tarihinde yayınlandı.

    Allâhü Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: “Hayır; Râbbine and olsun ki, aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem tayin edip, sonra senin verdiğin hükmü içlerinde bir sıkıntı duymadan tamamen kabul etmedikçe inanmış olmazlar.” (Nisa s. 65)