Abdullah b. Mübarek (r.âleyh), kölesi satış yaparken Peygamber (s.a.v.)’e salâvat getirirse, o gelirinden yemez ve: “Sen, Peygamber (s.a.v.)’e salâvat getirerek malı övdün, müşteri tavlamak için salâvat getirdin; sakın böyle yapma! Müşteriye malının ucuz olduğunu veya güzel olduğunu söyleme, malı önüne koy, sesini çıkarmadan sat!” diye öğüt verirmiş. Bir keresinde Fudayl b. Iyâz (r.âleyh) çocuklarına ekmek almak için çarşıya çıkar, ekmekçinin ekmeği satarken “Sübhânallâh, Lâ ilâhe illallâh” diye tesbih ve tehlil getirdiğini, Peygamber (s.a.v.)’e salâvat okuduğunu görünce Fudayl (r.âleyh) o adamdan ekmek almaktan vazgeçer, kendisi ve çocukları o gün aç yatarlar. Ertesi gün çarşıya çıktığında sessiz sessiz ekmek satan birini görünce ondan ekmek alır. Kendisine: “Ebû Ali, bu hassasiyet pek basit bir şey!” dediklerinde şöyle mukâbelede bulunur: “Sizlerin, pek basit gördüğünüz bu şeyin, beni cehenneme götüreceğinden endişe duyuyorum.” Yunus b. Ubeyd (r.âleyh) hırka ve aba satardı. Havanın bulutlu olduğu gün ne satış yapar ne de çarşıya çıkardı. Kendisine bu tutumunun nedeni sorulduğunda şu açıklamayı yapardı: “Çünkü müşteri kusurlu bir malı, bulutsuz havada güzel görebilir.” (İmâm Şa’rânî, Tenbihü’l-Muğterrin Tercümesi, s.305-306)
ASHÂB-I KİRÂM (R.A.E.)’İN ABDESTLERİ NASILDI? Hz. Osman (r.a.)’in azatlısı Humrân b. Ebân, onu abdest alırken gördüğünü ifade ederek şöyle anlatmaktadır: “Önce bir kap su istedi ve ellerine üç defa su döküp onları yıkadı. Sonra sağ eliyle kaba daldırarak aldığı su ile ağzını çalkaladı, burnuna su verip dışarı attı, sonra üç defa yüzünü yıkadı. Sonra dirseklere kadar üç defa kollarını yıkadı, sonra başını mesh etti, sonra ayaklarını topuklarına kadar üçer defa yıkadı. Ondan sonra da Hz. Peygamber (s.a.v.)’in şu hadisini nakletti: “Kim benim abdest aldığım gibi abdest alır da kendisini tamamen Allâh (c.c.)’a vererek iki rekât namaz kılarsa, Allâh onun geçmiş günâhlarını affeder.” (Eşref Ali et-Tehânevî, Hadislerle Hanefi Fıkhı, c.1, s.17)