Namazların içinde en üstün, en değerli, en fazîletli namaz, Cuma namazıdır. Haftanın günleri içinde en üstün, en değerli, en fazîletli gün Cuma günüdür.
Ez-Zehrâvî’nin, Kurtuba’nın kuzeydoğusunda bulunan Medînetüzzehrâ kentinde doğduğu sanılmaktadır. Tam adı Ebü’l Hasan Ali b. Süleymân’dır. Geometri, aritmetik, tıp konularında âlimdir.
Semûd kavmi; Medine’nin kuzeyinde, Şam’la Hicâz arasında Hicr denilen mevkide, ikâmet ederdi. Bunlara, “İkinci Âd” da denir. Kayaları oymak suretiyle birçok mesken vücûda getirmişlerdi.
Resûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ümmetimden her kim, benim sahih bir hadisimi yayar ve bu yaydığı hadisle bir sünnet diriltir ve bir bid’at ortadan kaldırırsa, işte o kimseye cennet vardır.” Ebû Bekir (r.a.) dedi ki: Resûlullâh (s.a.v.) buyurdu ki: “Kim, ben söylemediğim halde bana yalan söz isnat ederse veya emrettiğim bir şeyi kabul etmezse, cehennemdeki evine hazırlansın.”
Ebû Ümâme (r.a.) şöyle dedi: “Farz ve nâfile namazlardan sonra Resûlullâh (s.a.v.)’e her yaklaştığımda onun şöyle duâ ettiğini işitirdim: “Allâhümmağfir lî zünûbî ve hatâyâye küllehâ, Allâhümme en‘ışnî vecburnî vehdinî lisâlihil a‘mâli velahlâkı, innehû lâ yehdî lisâlihihâ, velâ yasrifü seyyiehâ illâ ente (Allâhım! Bütün günâhlarımı ve hatâlarımı affeyle. Allâhım! Dünya ve âhirette derecemi yükselt.
Muâz ibni Cebel (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, bir gün Resûlullâh (s.a.v.) onun elini tuttu ve: “Ey Muâz! Vallâhi seni gerçekten seviyorum” buyurdu, sonra da ona şunu söyledi: “Ey Muâz! Sana her namazdan sonra şöyle duâ etmeyi ihmâl etmemeni tavsiye ediyorum: “Allàhümme eınnî alâ zikrike ve şükrike ve husni ibâdetik (Allâhım! Seni zikretmeme, sana şükretmeme ve sana güzelce ibâdet etmeme yardım eyle.)”
Resûlullâh (s.a.v.)’in şöyle buyurduğu rivâyet olunur: “Kocasına itaat eden kadın için kocası ondan razı olduğu sürece havadaki kuşlar, sudaki balıklar, gökdeki melekler, güneş ve ay istiğfarda bulunurlar.
Size vasiyetim ey oğlum! Akıldır, edeptir ve takvâdır. Tüm durumlarda geçmişlerin eserlerini izle, Ehl-i Sünnet ve Cemaat’e bağlı ol. Fıkıh ve hadis öğren. Câhil sûfilerden sakın. İmam ve müezzin olmamak şartıyla namazıı cemaatle kıl.
İmâm namaz kıldırırken şu 7 hususa dikkat etmelidir: 1. İmâm namazı hafif tutmalıdır. Enes b. Mâlik (r.a.) buyuruyor ki, “Hiçbir kimsenin ardında, Resûlullâh (s.a.v.)’in kıldırdığı namazdan daha hafif ve daha mükemmel bir namaz kılmadım.” 2. İmâm, müezzin henüz ikâmeti bitirmeden ve cemaat saf olmadan tekbir alıp namaza başlamamalıdır. Namaza başlamadan önce sağına soluna bakar. Saflarda boşluk ve düzensizlik görürse safların düzgün olması için cemaati uyarır.
Ashâb-ı Kiram (r.a.e.)’den Mikdâm ibni Ma’dîkerib (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre Nebi (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Âdemoğlu, midesinden daha tehlikeli bir kap doldurmamıştır. Oysa insana kendini ayakta tutacak birkaç lokma yeter. Ancak bir sebeple çok yiyecek olursa, midesinin üçte birini yemeğe, üçte birini içeceğe, üçte birini de nefesine ayırmalıdır.” (Tirmizî)
1. O gün, oruç tutulacak; fakat Muharrem’in sâdece onuncu günü oruç tutulmaz. (9.-10.), (10.-11.). Hz. Sâmî (k.s.) (9.-10.-11.) günleri tutmanın, en fazîletlisi olduğunu beyân buyurmuşlardır. 2. Muharrem’in birinci ilâ onuncu günü de dâhil her gün okunan duâ, sabahleyin üç def‘a okunur.
İbn Abbâs (r.a.)’dan bildirdiği hadîs-i şerîf’te: “Aşûre günü oruç tutana, on bin melek sevâbı verilir. Muharrem’in Aşûre gününü oruç tutana on bin şehîd, on bin hac ve umre sevâbı verilir. Muharrem’in onuncu günü olan Aşûre gününde bir yetîmin başını okşayana Allâhü Teâlâ o yetimin başındaki kıllar kadar cennette derece verir.
Kim helâk edici büyük günâhlardan sakınırsa, diğer günâhları affedilir ve onun İslâm binasının beş temel farzını yerine getirmesinden dolayı ayrıca sevap yazılır. Çünkü İslâm’ın temelini oluşturan farzlar (kelime-i şehadet, namaz, zekat, oruç ve hac) ile büyük günâhlar; biri diğerini takip eden, birbirine karşı üstünlük sağlamaya çalışan, etki ve büyüklükte birbirine denk olan iki hasım gibidir.
Cennet ehli cennete, cehennem ehli de cehenneme girdiğinde Resûlullâh (s.a.v.) ve mü’minler Allâh (c.c.)’a yönelirler ve derler ki: “Ey Rabbimiz! Bu kardeşlerimiz dünyada iken “La ilâhe illallâh” diyorlardı, bizimle beraber oruç tutuyorlar ve bizimle birlikte namazlarını edâ ediyorlardı.
Hz. Peygamber (s.a.v.) ile Hz. Ali (r.a.) arasında derin ve kuvvetli bir bağ vardır. Resûlullâh (s.a.v.) Ebû Tâlib’in evinde yetişip büyüdü. Hz. Ali (r.a.) de Resûlullâh (s.a.v.)’in evinde yetişip büyüdü. Hz. Ali (r.a.) ahlâkında ve yönelimlerinde Hz. Peygamber (s.a.v.)’in ahlâkına benzer bir ahlâk sahibiydi.
Abdullah ibni Ömer (r.a.)’dan rivâyet edildiğine göre, Resûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Hepiniz bir tür çobansınız; hepiniz hangi görevi üstlenmişseniz, ondan sorumlusunuz. Devlet reisi de bir tür çobandır ve yönettiklerinden sorumludur.
Her konuda olduğu gibi İslâm’da ticaret ahlâkında da en güzel örnek tâbi ki Resûlullâh (s.a.v.) Efendimizdir. Güzel ahlâkın en büyük numunesi olan Nebi (s.a.v.) Efendimiz İslâm’da ticaretin nasıl yapılması gerektiğini bizlere öğretmiştir.
İslâm dîninin sünnetlerinden biri de, duâdır. Resûlullâh (s.a.v.): “Duâ ibâdettir” buyurmuştur. Duâ ibâdetin özü ve mü’minin silâhıdır. İbn-i Abbâs (r.a.) rivayeti ile Resûlullâh (s.a.v.): “Dikkat ediniz! Düşmanınızdan kurtulmanız, bol rızka kavuşmanız için size gece gündüz duâ etmenizi tavsiye ediyorum. Çünkü duâ mü’minin silâhıdır” buyurmuştur.
Câbir İbn-i Abdullâh (r.a.)’den rivâyetle Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz: “Kişi ile şirk ve küfrün arasında yalnız) namazı terk etmek vardır.” diye buyurmuşlardır. Namazı inkâr eden kafir olur. Bu, kesin delil ile sabittir.
1. Aşağıdaki duâ, üç defa okunmalıdır: Bismi’llâhi’r-rahmâni’r-rahîm Ve sallâllâhu ‘alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihi ve sahbihî ve sellem. Allâhümme ente’l-ebediyyü’l-kadîmü’l-evvelü ve ‘alâ fazlike’l-‘azîmi ve cûdike’l-‘amîmi’l-mu‘avveli ve hâzâ ‘âmun cedîdün kad akbele nes’elüke’l-‘ısmete fîhi mine’ş-şeytâni ve evliyâihi ve cünûdihi ve’l-‘avne ‘alâ hâzihi’n-nefsi’l-emmâreti bi’s-sûi ve’l-iştiğâli bi-mâ yukarribunî ileyke zülfâ yâ zê’l-celâli ve’l-ikrâmi ve sallâ’llâhu ‘alâ Muhammedini’n-Nebiyyi’l-ümmiyyi ve ‘alâ Âlihî ve Ashâbihi’t- tayyibîne’t- tâhirîne ve’l-hamdü li’llâhi Rabbi’l- ‘âlemîn.
İbn-i Abbâs (r.a)’in bildirdiği hadîs-i şerîfte: “Zilhicce’nin sonuncu günü ile Muharrem’in birinci günü oruç tutan, geçmiş yılı oruçla bitirip, yeni yıla oruçla başlamış olur. Allâhü Teâlâ o orucu onun elli yıllık günâhına keffâret eder” buyurulmuştur.