Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’in bizlere vermiş olduğu emir ve vasiyetlerinden biri, yatsı namazından sonra vitri kılmadan 4 rekât namaz kılmamız hakkındadır. Vitir namazını ise bu dört rekât namazdan sonra kılarız.
Allâh (c.c.) dünyayı yarattıktan sonra yeryüzünde insana hizmet etmesi için ona hayatın sürekliliğini bahşetmiş; insanın hayatın anlamını kavramasını sağlamıştır.
Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivayetle: Allâhü Teâlâ Hazretleri için mahsus bir takım melâike-i kiram vardır ki vazifeleri ehl-i zikri aramak için sokaklarda dolaşmaktır.
Güzel ahlâk ve üstün terbiyeyi dinimiz övmüş ve sahibine ebedi saadeti va’d etmiştir.
Tâbiînden Taylese bin Meyyâs (r.a.) şöyle dedi: “Ben, bir zamanlar Hâricî Necedât fırkasına katılmış, büyük günâhlardan olduğunu sandığım bazı günâhlar işlemiştim.
Bil ki, yalan söylemek, günâhların en çirkini, ayıpların en iğrenci ve bütün mâsiyetlerin başıdır.
Hiç şüphesiz kişinin kaza namazlarıyla meşgul olması, nafile namazlarla meşgul olmasından evladır.
Yemen hükümdarı Ebrehe, Yemen’in baş şehri olan San’a’da büyük bir kilise yaptı. Maksadı Arapları Kâbe ziyaretinden vazgeçirmek ve yüzlerini San’a’ya çevirmek idi. Araplar ise San’a’da yapılan bu kiliseyi kâbul etmediler.
Bayram günlerinde erken kalkmak, yıkanmak, misvâklan-mak, gül yağı gibi temiz, güzel kokulu şeyler sürünmek, giyinmesi mubah elbiselerin, herkes hâlince en güzelini giyinmek, Hakk ta’âlânın ni’metlerine şükür için ferah ve sürür göstermek, rast gelecek dîn kardeşlerine karşı, güler yüzlü bulunmak, mümkün mertebe fazla sadaka vermek, bayram gecelerini ibâdetle ihya etmek müstehap, müstahsen bulunmuştur.
Arefe Gecesi Kurbân Bayrâmı’nın birinci günü ile Arefe Günü arasındaki gecedir.
Arefe Günü Namazı: Ebû Hureyre (r.a.)’dan Resûlullâh (s.a.v.): “Bir kimse Arefe günü öğle ile ikindi arasında dört rekât namaz kılsa, her rekâtinde bir kere Fâtihâ ve elli kere İhlâs sûrelerini okusa, Allâhü Teâlâ ona bin kere bin sevâb yazar.
Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’den şöyle bildirirler: Gözlerinin ışığı, hanımların efendisi, kerîmesi Fâtıma (r.anhâ)’ya: “Ey Fâtıma! Kalk! Kurbanının yanına git! Ve kurban kesilirken şu duâyı oku: “Şübhesiz benim namazım, ibâdetlerim, hayâtım ve ölümüm, âlemlerin Rabbi olan Allâh (c.c.) içindir. Onun ortağı yoktur.
Öyle şeyler vardır ki, onlarla övünmek veya böbürlenmek durumlara göre değişik manzara arz eder.
Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Âdemoğlu, nahir (kurban bayramının ilk) gününde, Allâh Azze ve Celle’ye kan dökmekten daha sevgili gelen hiçbir amel işlememiştir.
Kafile, hacca gideceği zaman veya hac ayları girmiş olup gitme imkânı bulan ve haccın vacip olmasının ve edasının şartlarını bulunduran kişiye hacca gitmesi vacip olur.
Bugünlerde gazete sütunlarına ve TV ekranlarına yansıyan, “kadınlarla tokalaşma” konusunda Kur’an-ı Kerim’deki “Zinaya yaklaşmayınız” (Isra s. 32) emri gayet açıktır.
29 Mayıs Salı sabah namazından sonra, Türk ordusunun Orta Çağı kapatan, büyük târihî hareketi başladı.
Hz. Âişe-i Sıddîka (r.anhâ) vâlidemiz, rivâyet ettikleri hadîste, Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’in şöyle müjde verdiklerini haber veriyorlar: “Zilhicce’nin ilk on gününün gecelerinden birini ihyâ etmesi, o kimsenin bir seneyi hacc ve umre ibâdetiyle ihyâ etmesi gibidir.
Allâh (c.c.) katında günlerin en faziletlisi, Zilhicce ayının ilk on günüdür.
İslam dini, akrâbalar arasındaki ilişkilerin sağlam, sıcak ve devamlı olmasını, akrâbaların birbirine hem maddi hem manevi her konuda destek olmayı ve birbirlerinin haklarını gözetmeyi emreder.