İslâm dîninin sünnetlerinden biri de, duâdır. Resûlullâh (s.a.v.): “Duâ ibâdettir” buyurmuştur. Duâ ibâdetin özü ve mü’minin silâhıdır. İbn-i Abbâs (r.a.) rivayeti ile Resûlullâh (s.a.v.): “Dikkat ediniz! Düşmanınızdan kurtulmanız, bol rızka kavuşmanız için size gece gündüz duâ etmenizi tavsiye ediyorum. Çünkü duâ mü’minin silâhıdır” buyurmuştur. Selmân (r.a.), Resûlullâh (s.a.v.)’in: “Kazayı ancak duâ önler” buyurduğunu rivayet etmiştir. Âişe (r.anhâ) da Resûlullâh (s.a.v.)’in: “Duâ, inen, vâki’ olan belâya da fâide verir, inmeyene, başa gelmeyene de fâide verir. Belâ iner, duâ onun karşısına çıkar. Kıyâmet gününe kadar mücâdele ederler” buyurduğunu haber vermiştir. Başa gelen belâya fâide vermesi, onu kolaylaştırması ve sabır ihsan etmesi ile olur. İnmeyen belâya fâide vermesi ise, belânın bâzı alâmetleri zahir olup duâ eder, böylece belâ giderilmiş oIur. Tenvîr’de böyle diyor. Duâ, gök ve yerin nuru, dînin direğidir. Ebû Hüreyre (r.a.)’in rivayet ettiği hadîs-i şerîfte böyle bildirilmiştir. Duânın kabul olunması için birçok sünnetler ve edebler vardır. Bunlardan birisi helâl, tayyib lokmadır. Yâni yediklerinin hepsi helâl olmalıdır. Sa’d bin Ebî Vakkas (r.a.) duâsının kabul edilmediğini Resûlullah (s.a.v.)’e söyleyince, Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz: “Yâ Sa’d! Haramdan sakın. Çünkü karnına haram lokma giren kimsenin duâsı kırk gün kabul edilmez.” buyurmuşlardır. Ne güzel demişlerdir: “Hacetin anahtarı duâdır. Anahtarın dişleri ise helâl lokmalardır.” Alî bin Mansur (k.s.)’a sordular: “Günâhımız nedir ki duâlarımız kabul edilmiyor?” Buyurdu ki: “Duânın kabul olması, onun temiz olmasına bağlıdır. Ya’nî yediği, içtiği, giydiği her şey tayyib, helâl ol-malıdır. Yemesi, içmesi helâlden olmayan kimsenin duâsı red edilir.” (Muhammed b. Ebû Bekir İmamzade, Şir’atü’l-İslâm, s.164-165)