Sünnet, müslümanları hakta ihtilâf etmekten, hevâya uymaktan, şahsî görüşlerin din olarak gösterilmesinden, dalâlet yollarından, şüpheli şeylerden, husûmetlerden korur. Sünnet, Kur’ân-ı Kerîm’i detaylarıyla açıklamak olduğu için belirleyicidir. Aynı şekilde sünnet, dindeki önemi ve konumu sebebiyle İslâmî çizgiden uzaklaşan kimselerin haklı oldukları iddialarına karşı bir engel teşkil etmiştir. Dolayısıyla bu durum, böyle kimseleri öteden beri hadîs inkârına yöneltmiştir. Günümüzde de müslümanlar arasında Hz. Peygamber (s.a.v.)’in ve sünnetinin konumunu takdir etmede bazı problemler oluşmuş, bunun sonucunda sünnetten uzaklaşmalar görülmeye başlamıştır. Sünnetten yüz çevirmenin, Peygamber (s.a.v.)’den yüz çevirmek olduğunun farkında olmayan kimseler bulunmaktadır. Onun için sünnetin işlevlerinin, bir ölçü ve ölçüt olduğunun öğretilmesi zaruret haline gelmiştir. Kur’ân’ın sünnete uymayı emretmesi yanında tarih boyunca İslâm toplumlarında yaşanan tecrübeler de Resûlullah (s.a.v.)’in izine tâbi olmaktan başka çıkar yol bulunmadığını göstermektedir. Pek çok özelliği yanında, sünnetin bağlayıcı ve her dönemde geçerli olduğuna vurgu yapılmalıdır. Ancak ondan sonra İslâm dünyasında görülen mânevi çöküntüden kurtuluşun ve dirilişin, sünnetin ihyası ile mümkün olacağı daha iyi anlaşılacaktır. Sünnetin değeri bilinemediğinden ilk bakışta bazı sünnetleri yerine getirmemek önemsiz görünebilir. Fakat bu, sistemde çözülmeyi başlattığının habercisi olması açısından çok çok önemlidir. Dinin elden çıkışı sünnetin terkiyle başlar. Halat nasıl lif lif kopup parçalanırsa din de sünnetin birer birer terkiyle ortadan kalkar. Sünnet korunmadığı zaman dinin pek çok unsuru da yok olup gidecek, din parçalanacaktır. Hatta farklı şeriatler oluşacaktır. İslâm’dan başka her şeye kapı açılacaktır. İslâm dininde diğer dinlerde görülen aşırı bölünme ve gruplaşma olmamasının sebeplerinden biri de birleştirici özelliği bulunan sünnettir. (Prof. Dr. Aynur Uraler, Sünnete Uymanın Engelleri)