Oruçlu kimsenin yeme veya içme yoluyla orucunu bozması hâlinde, aşağıdaki şartlarda kendisine kaza ile birlikte kefâret icap eder: Orucun, kişinin üzerine farz olan bir oruç olması; binaenaleyh küçük çocuğun veya yolcunun orucunda olduğu gibi, farz olmayan bir orucu bozmakla kefaret icap etmez
Oruç tutan kimse eğer unutarak yer, içer veya cinsî münasebette bulunursa orucu bozulmuş olmaz.
Oruca karşı sevgimiz, Hâkk Teâlâ’nın, “Oruç benim içindir” müjdesinden kaynaklanmalı. Yoksa bu muhabbet, ecir ve sevap kazanmak için veya hataları affettirmek için olmamalı. Allâh (c.c.) için amel edenleri, Allâh (c.c.) dünya ve âhiret dertlerinden korur. Ayrıca hataların bağışlanması, sevaplara nâiliyyet gibi dünyevî ve uhrevî isteklerden başka gözlerin emsâlini görmediği, kulakların işitmediği ve hiçbir beşer kalbine doğmayan lûtuflarda bulunur.
Efendimiz (s.a.v.)’in bizlere olan emir ve vasiyetlerinden biri de Ramazân orucundan sonra, Şevvâl ayında altı gün oruç tutmamız hakkındadır. Bu altı günlük oruç onarım gibidir. Şöyle ki; Ramazân ayında farz olan oruçlar sırasında, bizlerden çıkan hatâ ve kusûrların, terbiye ve edebimizdeki bozuk yönlerin, farz ve sünnet namazlarındaki aksaklıkların, ya‘ni eksik veyâ fazla rükû‘ ve secdelerin secde-i sehivle tashîh edilip noksanlığı doldurulduğu gibi, altı günlük oruç da eksik ve bozuk ibâdetlerimizin doldurulmasına yarayan birer ta’mîr ve telâfi aracıdır.
Bir kişinin yolculuk sebebiyle oruç tutmama ruhsatına sahip olabilmesi için çıkılacak yolculuğun yaya veya deve yürüyüşüyle üç günlük bir mesafeden az olmaması gerekmektedir. Zira bu durumda meşakkât olacağı açıktır.
Ramazan-ı Şerif orucunun farz olduğuna dair ümmetin icma’ı vardır. Bütün bunlardan dolayı orucun farz oluşunu inkâr eden İslâm dairesinden çıkar. Alâuddin Ebû Bekr b. Mesud El-Kâsânî, Bedâyiu’sSanâi’ fi Tertibi’ş-Şerâi’ isimli eserinde, orucun farz olmasının; Kitap, Sünnet, İcma ile sabit olduğu gibi, aklen de sabit olduğunu söylemiş ve sözlerine şu şekilde devam etmiştir:
1. Sahura Kalkmak: Hz. Peygamber (s.a.v.) şu tavsiyede bulunmuştur: “Sahura kalkınız. Çünkü sahur yemeğinde bereket vardır.” (Buhârî) Çocuklar, derunleri temiz olduğu için o berekete katılmak isterlerse engel olunmamalıdır...
Allâh-ü Teâlâ, Bakara Sûresi, Âyet: 183’te: “Ey îmân edenler, sizden […]
Ebû Hüreyre (R.A.)’den: Resûlullâh (S.A.V.): “Şehr-i Ramazân’ın ilk gecesi olduğunda […]
Resûlullâh (S.A.V.) Şa’bân’ın son gününde bize verdiği hutbesinde: “Ey insanlar, […]
Kadir gecesi geldiği zaman, Allâh-ü Teâlâ, Cebrâîl (A.S.)’a emreder. Cebrâîl […]
İbn-i Abbâs (R.A.)’dan Resûlullâh (S.A.V.) Efendimiz’in şöyle buyurdukları rivâyet edildi: […]
Resûlullâh (S.A.V.) Efendimiz şöyle buyurmuşlardır: “Ramazân ayında, başka ümmetlere verilmeyen, […]
Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz: “Bizim oruçlarımızla Ehl-i Kitabın orucu arasında fark, […]
Oruç, İslâm’ın şartlarından biridir. Peygamber s.a.v.) Efendimiz; “Allah-û Teâlâ buyuruyor […]
Bedir gazası esnasında, Ükkaşe b. Mıhsan (r.a.), müşriklerle çarpışırken, kılıcı […]
Oruçlu kimsenin cünüb olarak sabahlaması veya gün- düzün uyuyup ihtilam […]