Nebi (s.a.v.) bir hutbesinde; “Ey Ashâbım! Ramazan ayında oruçlu olan bir kimseye su içireni Allâhü Teâlâ benim havzımdan sular; artık o kimse ebediyyen susamaz.” buyurmuşlardır.
Resûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kur’ân-ı Kerîm’i üç günden daha kısa sürede hatmeden, okuduğundan bir şey anlamaz.” Kur’ân-ı Kerîm’i olması gerekenden daha hızlı okuyanlar onu tecvîd üzere okuyamazlar ve okudukları üzerinde düşünemezler. Kur’ân-ı Kerîm hatmine başlama ve bitirme zamanı, okuyanın tercihine bağlıdır. Şâyet haftada bir hatmediyorsa Hz. Osmân (r.a.)’i örnek alabilir.
Resûlullâh (s.a.v.): “Mallarınızı zekât ile koruyunuz. Hastalarınızı sadaka ile tedavi ediniz. Belâ dalgalarını, diğer bir rivayette belâ çeşitlerini, duâ ve tazarru’ ile karşılayınız” buyurmuştur.
(Bu iki duâ akşamla yatsı arasında 3’er defa okunmalı ve okuyuştan önce Yâsîn-i Şerîf okunmalıdır.) Bi’smi’llâhi’r- rahmâni’r- râhîm “Allâhümme yâ ze’l-menni velâ yümennü ‘aleyhi. Yâ ze’lcelâli ve’l-İkrâm. Yâ ze’t-tavli ve’l-in‘âm. Lâ- ilâhe illâ ente zahra’l-lâci’îne ve câre’l-müste’cirîne ve emâne’l-hâifîne.
Bu gecede yüz rekat namâz kılınır. Bu durumda namâzın, her iki rek‘atında bir selâm verilir. Her rek‘atta Fâtiha’dan sonra 10 (on) İhlâs-ı Şerîf okunur. İsteğe göre bu namâz on rek‘at da kılınabilir.
8. İkinci secdede iki şeyde Allâhü Te‘âlâ’ya sığınmalı, Hamd-ü Senâ etmeli, sonra,* “E’ûzü bi-afvike min ıkâbike ve e’ûzü bi-rıdâke min sahtike ve e’ûzü bike minke celle vechüke lâ uhsî senâen aleyke entekemâ esneyte alâ nefsik” demelidir. 9. Namazdan sonra, “Allâhümmerzukni kalben takıyyen min-eşşerri nakıyyen, lâ kâfiren ve lâ şakıyya” demelidir. Resûlullâh (s.a.v.) böyle yapmıştır.
İbn Mâce’nin rivâyet ettiği, Emîrü’l Mü’minîn Alî (r.a.) onun da Resûlullâh (s.a.v.)’den bildirdikleri hadîs-i şerîfte: “Şa’ban ayının onbeşinci gecesi gelince, gecesini namazla, gündüzünü oruçla geçiriniz.” buyruldu.
Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’in bizlere emir ve vasiyetlerinden biri, kusur ve kabahâtler yaptıkça tevbe ve istiğfar namazı kılmamız hakkındadır. Şâyet bu kabahât ve kusurlar, günde yetmiş kez veya daha fazla tekrarlanırsa, yine o nisbette namaz kılmalıyız. Zira namazdan önce abdest almak şart olduğu gibi, günâhlardan sıyrılmak da bütün tâatlardan önde gelir.
Peygamber (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurdular: “Şüphesiz, insanların önünde beş tehlikeli geçit vardır ki amelen zayıf ve çelimsiz olanlar bu geçitleri aşamazlar.” Hz. Ebûbekir (r.a.): “Beş tehlikeli geçit nedir, yâ Resûlallâh?” diye sordu.
Resûlullâh (s.a.v.) buyurdu ki: “Şaban’ın 13. gününün orucu 3000 sene oruç gibidir. 14. günün orucu, 3000 sene oruç gibidir. 15. gün ise, 13.000 seneye denktir.”(Suyûtî) Resûlullâh(s.a.v.)’e, “Ramazan’dan sonra hangi oruç daha üstündür” diye sorulduğunda: “Ramazan’a hürmeten Şaban orucudur” buyurdu.
Ayet-i Kerime’de şöyle buyrulur: “Rabbiniz celle şânühü’ye hüşû’ ve tezellülle yalvararak, gizlice duâ edin. Muhakkak ki Allâhü Teâlâ, haddi aşanları sevmez.” (A’raf s. 55) Cenâb-ı Hâkk bu Âyet-i Celile ile şunu tehbîh buyurmuştur ki; duâ eden kimsenin, kendine lâyık olmayan şeyleri istemesi yakışmaz.
Receb-i Şerîf’in yirmi yedinci gecesi on iki (12) rek‘at namâz kılınır. Her iki rek‘atta bir selâm verilir. Her rek‘atta bir (1) Fâtiha ve on bir (11) İhlâs okunur.
“Kulunu geceleyin, delillerini göstermek için, Mescid-i Haram’dan, çevresini mübarek kıldığı Mescid-i Aksâ’ya götüren Allâh, noksan sıfatlardan münezzehtir. O, her şeyi çok iyi işiten, çok iyi görendir.” (İsra s. 1)
Âlimler şu konularda görüş birliği etmişlerdir: Sabah namazının farzında, akşam ve yatsı namazlarının farzının ilk iki rekâtında kırâat açıktan okunur. Öğle ve ikindi namazlarında, akşam namazının farzının üçüncü rekâtında, yatsı namazının üçüncü ve dördüncü rekâtlarında kırâat gizli yapılır.
Ashâb-ı Kirâm (r.a.e.)’den Muâviye bin Hayde (r.a.) şöyle dedi: Ben Resûl-i Ekrem (s.a.v.)’e: “Yâ Resûlallah! “Kendisine iyi davranmam gereken kimdir?” diye sordum. “Annen” buyurdu.
Fatiha sûresinin fazîleti hakkında Efendimiz (s.a.v.)’in şu mübarek hadis-i şerifleri rivâyet edildi:** “Eğer Fatiha sûresi, Tevrât’ta olsaydı, Mûsâ (a.s.)’ın kavmi Yahûdileşmezdi. Ve eğer Fatiha sûresi, İncil’de olsaydı, İsâ (a.s.)’ın kavmi elbette ona yardım ederdi.
Hem dinin hem de geleneğin, az olmasını her zaman değerli bulduğu şeyler vardır; az yemek, az uyumak gibi. Hem Araplar hem de bilgeler az yemek ve az uyumakla övünür, çok yemeyi ve çok uyumayı kötü görürler. Çünkü çok yemek ve içmek; açgözlülükten, bir şeye doymamaktan, oburluktan ve aşırı ihtirâstan kaynaklanır.
Misvâk, Efendimiz (s.a.v.)’in tatbik ettiği ve bizlere en güzel şekilde misâl olduğu bir emridir. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’in tüm emirlerine olduğu gibi, bu güzel sünnetine de sımsıkı sarılıp uymamız gerektiği konusunda İmâm Şarani (r.âleyh) Hz.leri: “Ey kardeşim! Peygamberinin sünnetine hürmet et. Sünneti bırakmış isen Allâh (c.c.)’a tövbe ve istiğfarda bulun. Sünneti hor görürsen, küfre düşmüş sayılırsın.” diyerek bu sünnete uymanın ne kadar önemli olduğunu anlatmaktadır.
“Eşhur-u hurum (hürmetli aylar)” denilen dört ay da oruç tutulması fazîletli olan aylardandır. Bunlardan üçü peşpeşe gelen Zilka’de, Zilhicce ve Muharrem ayları, dördüncüsü de tek olan Receb ayıdır. İşte bunlar sene içinde nafile oruç tutmanın çok sevap olduğu fazîletli ay ve günlerdir.
Receb-i Şerîf’te Okunacak Duâ: Bi’smi’llâhi’r- rahmâni’r- rahîm Allâhümme bârik lenâ fî Recebe ve Şa’bân ve belliğnâ Ramazân vahtim lenâ bi’l-îmân ve yessir lenâ bi’l- Kur’ân.** (Bu duânın, sayı sınırlaması olmamakla berâber, Receb-i Şerîf boyunca günde 100 def‘a okunması fazîletlidir.
Ramazân-ı Şerîf’in karşılayıcısı durumunda olan mübârek aylardan Receb ayının ilk Cum’a gecesine Regâib gecesi denir. Bu geceye Regâib gecesi denmesinin asıl sebebi şudur: Bu gecede Peygamberimiz (s.a.v.)’e hâs bazı manevî ihsânlar gerçekleşmiştir ki olmasıdır ki bunun şükür ifâdesi olarak Peygamberimiz (s.a.v.) on iki rek‘at namâz kılmışlardır.