Ebû Ümâme (r.a.) şöyle dedi: “Farz ve nâfile namazlardan sonra Resûlullâh (s.a.v.)’e her yaklaştığımda onun şöyle duâ ettiğini işitirdim: “Allâhümmağfir lî zünûbî ve hatâyâye küllehâ, Allâhümme en‘ışnî vecburnî vehdinî lisâlihil a‘mâli velahlâkı, innehû lâ yehdî lisâlihihâ, velâ yasrifü seyyiehâ illâ ente (Allâhım! Bütün günâhlarımı ve hatâlarımı affeyle. Allâhım! Dünya ve âhirette derecemi yükselt.
Muâz ibni Cebel (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, bir gün Resûlullâh (s.a.v.) onun elini tuttu ve: “Ey Muâz! Vallâhi seni gerçekten seviyorum” buyurdu, sonra da ona şunu söyledi: “Ey Muâz! Sana her namazdan sonra şöyle duâ etmeyi ihmâl etmemeni tavsiye ediyorum: “Allàhümme eınnî alâ zikrike ve şükrike ve husni ibâdetik (Allâhım! Seni zikretmeme, sana şükretmeme ve sana güzelce ibâdet etmeme yardım eyle.)”
İmâm namaz kıldırırken şu 7 hususa dikkat etmelidir: 1. İmâm namazı hafif tutmalıdır. Enes b. Mâlik (r.a.) buyuruyor ki, “Hiçbir kimsenin ardında, Resûlullâh (s.a.v.)’in kıldırdığı namazdan daha hafif ve daha mükemmel bir namaz kılmadım.” 2. İmâm, müezzin henüz ikâmeti bitirmeden ve cemaat saf olmadan tekbir alıp namaza başlamamalıdır. Namaza başlamadan önce sağına soluna bakar. Saflarda boşluk ve düzensizlik görürse safların düzgün olması için cemaati uyarır.
Câbir İbn-i Abdullâh (r.a.)’den rivâyetle Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz: “Kişi ile şirk ve küfrün arasında yalnız) namazı terk etmek vardır.” diye buyurmuşlardır. Namazı inkâr eden kafir olur. Bu, kesin delil ile sabittir.
Ezân okuyanı ve kâmet getireni duyan kimse onun söylediklerini aynen tekrarlar, ancak “hayye ales salâh ve hayye alel felâh. (Haydin namaza, haydin felâha)” sözlerini duyunca, herbirinden sonra: “Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh. (Günâhtan kaçacak güç, ibâdet edecek kuvvet ancak Allâh’ın yardımıyla kazanılabilir)” der. “Es-salâtü hayrun minen nevm. (Namaz uykudan hayırlıdır)” sözünü duyunca şöyle der: “Sadakte ve berirte.
Mevlânâ (k.s.) hazretleri şöyle buyurmuştur: “Yüzü yıkanmayan, yani, abdest alıp namaz kılmayan kimse; cennete girip de huri yüzü görmez. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz: “Abdestsiz namaz olmaz” (İbn Mâce) buyurmuştur.
Rivayet olunur ki, ilk yılda namaz vakitleri olunca Ashâb-ı Kirâm (r.a.e.) kendiliklerinden gelip toplanırlardı. Namaz için davet yoktu. Sonradan Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz, ulu sahabelerle meşveret edip: “Halkı namaza ne şekilde dâvet edelim?” dediler. Bazıları, “Biz de Hıristıyanlar gibi çan kullanalım. Namaz vakitlerinde çanlar çalınsın” dediler. Bazıları, “Yahudilerin adeti üzere boru çalınsın” dediler. Kimisi de “Namaz vaktinde ateş yakıp yukarı kaldıralım. Halk görüp mescide gelsinler” dediler. Ondan sonra Abdullah bin Zeyd bin Sa’lebe (r.a.)’e, birisi rüyasında ezân ve kâmeti öğretti.
Fukahanın bir kısmına göre, seferde meşakkât olduğundan dört rek’atli farzlar iki rek’at olarak kılınır, sünnet namazlar da terkedilir. Ancak bu hususta muhtar olan kavil şudur: Yolculukta korku, endişe ve fazla sıkıntı varsa, sünnetler terkedilir; bu durumlar olmadığında kılınması evlâdır,daha iyi olur.
Fâtiha’da sanki şöyle deniliyor: “Ya Rabbî! Sadece Sana ibadet ediyoruz. Çünkü sen Allâhsın. Sadece Senden yardım taleb ediyoruz. Çünkü Sen Rabb’sın. Bizi dosdoğru yola hidayet et, çünkü Sen Rahmân’sın. Bize istikâmeti rızık olarak ver, çünkü Sen Rahimsin.
Tadil-i erkân; namazdaki herbir rüknün hakkını vermek, acele bir şekilde namaz kılmamak, namazda huşûyu yakalamak için zihni meşgul edecek şeylerden kaçınıp “namaz hırsızlığı” yapmamaktır.
İbâdetler iki kısımdır. 1. Doğrudan maksut olan ibâdetler. 2. Doğrudan maksut olmayıp maksuda vasıta olan ibâdetler. Birinci kısım da niyet, ibâdetin sevâbının şartı olduğu gibi sıhhatinin de şartıdır. İkinci kısımda ise niyet, sadece sevâp kazândırmasının şartıdır. Sıhhatinin şartı değildir. Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor: “Âmeller(in sevâbı) niyetlerine göredir…” (Buhârî) Bu hadis-i şerifi açıklayan Hanefî âlimlerinin beyânına göre; âmellerin sıhhati için niyet şart değildir.
Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’in bizlere emir ve vasiyetlerinden biri, kusur ve kabahâtler yaptıkça tevbe ve istiğfar namazı kılmamız hakkındadır. Şâyet bu kabahât ve kusurlar, günde yetmiş kez veya daha fazla tekrarlanırsa, yine o nisbette namaz kılmalıyız. Zira namazdan önce abdest almak şart olduğu gibi, günâhlardan sıyrılmak da bütün tâatlardan önde gelir.
Peygamber (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurdular: “Şüphesiz, insanların önünde beş tehlikeli geçit vardır ki amelen zayıf ve çelimsiz olanlar bu geçitleri aşamazlar.” Hz. Ebûbekir (r.a.): “Beş tehlikeli geçit nedir, yâ Resûlallâh?” diye sordu.
Âlimler şu konularda görüş birliği etmişlerdir: Sabah namazının farzında, akşam ve yatsı namazlarının farzının ilk iki rekâtında kırâat açıktan okunur. Öğle ve ikindi namazlarında, akşam namazının farzının üçüncü rekâtında, yatsı namazının üçüncü ve dördüncü rekâtlarında kırâat gizli yapılır.
Namazın içinden olan altı farz şunlardır: İftitah Tekbiri; niyetin hemen arkasından elleri kaldırırken “Allâhü Ekber” diyerek yapılır. İmâm, “Allâhü Ekber” sözünü bitirmeden önce, uyan kişi “Allâhü Ekber” sözünü bitirse, namaza başlamış olmaz.
Namaz, hicretten bir buçuk sene evvel İsrâ gecesi her mükellef üzerine farz kılınmıştır. İslâm’ın, imândan sonraki en önemli emridir. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz yedi yaşına girmiş olan çocuklara emredilmesini, on yaşına girdiklerinde üzerlerine daha çok düşerek namaz kılmalarının sağlanmasını hatta bunun için hafifçe dövülebileceklerini buyurmuştur.
Nebî (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuşlardır: “Cennet’te öyle odalar vardır ki içi dışından, dışı içinden görülür. Allâhü Teâlâ onları, sözü yumuşak söyleyenlere, yemek yediren, oruca devam eden, insanlar uykuda iken gece namâz kılanlara hazırlamışdır.” buyurmuşlardır.
Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’in emir ve vasiyetlerinden biri; zarurî olan nafile namazlarımızdan daha çok nafile kılmamız hususundadır.
Abdestte, Maide suresinin 6. âyeti kerimesinde ifade edildiği gibi üç azânın yıkanması, bir azânın da mesh edilmesi farzdır. Yıkanması farz olan uzuvlar; yüz, eller (kollar) ve ayaklardır. Sahih olan görüşe göre, ellere dirsekler de dâhildir.
Müslüman, beş vakit namazı, Allâhü Te’âlâ emrettiği için kılar. Cenâb-ı Hâkk’ın her emrinde birçok hikmetler vardır. Bunlardan bazıları şunlardır: 1. Namazda yapılan hareketler hafif olduğundan kalbi yormaz.
Namazın anahtarı temizliktir. Kabirde de ilk önce temizlikten yani namaza abdestsiz durulup durulmadığından sorulacaktır.