İbâdetler iki kısımdır. 1. Doğrudan maksut olan ibâdetler. 2. Doğrudan maksut olmayıp maksuda vasıta olan ibâdetler. Birinci kısım da niyet, ibâdetin sevâbının şartı olduğu gibi sıhhatinin de şartıdır. İkinci kısımda ise niyet, sadece sevâp kazândırmasının şartıdır. Sıhhatinin şartı değildir. Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor: “Âmeller(in sevâbı) niyetlerine göredir…” (Buhârî) Bu hadis-i şerifi açıklayan Hanefî âlimlerinin beyânına göre; âmellerin sıhhati için niyet şart değildir. Belki niyet sevâp alabilmenin şartıdır. Namaz gibi doğrudan maksut olan ibâdetlerde niyetin şart koşulması şu âyet-i celile veya bu konuda oluşan icmâ’ ile sabittir. Allâhü Teâlâ şöyle buyuruyor: “Hâlbuki onlara, ancak dini Allâh (c.c.)’a has kılarak, hâkka yönelen kimseler olarak O’na kulluk etmeleri, namazı kılmaları ve zekâtı vermeleri emredilmişti. İşte bu dosdoğru dindir.” (Beyyine s. 5) Serinlemek kastıyla veya başka bir amaçla niyet etmeden abdest azâlarını yıkayan kimsenin abdesti yerine gelmiş olur. Bu abdestle namaz kılabilir. Fakat abdest sevâbını almış olmaz. Abdest sevâbını alması için ayrıca niyet etmiş olması gerekir. Yapılacak bütün tahâret işlemlerinin ibâdet sayılması için besmele ve niyeti istincadan evvel yapması gerekir” demişlerdir. “Necasetten taharet alması gerekmiyorsa yüzünü yıkarken niyet eder” denilmiştir. Imâm el-Kerhî (r.âleyh) “Niyetsiz abdest almanın doğru olmadığını, sünneti terk etmiş olacağından dolayı isâet (kötü bir iş yapmak) ve hata etmiş olduğunu, fakat buna rağmen bu abdestle kılınacak olan namazın sahih olacağını” söylemiştir. Ayrıca diğer mezheplerin niyeti gerekli gördükleri de hesaba katılacak olursa abdestte niyet, kişiyi ihtilâftan kurtarması yönüyle de müstehâb olacaktır. Niyetin şart olmayışı mutlak su ile alınan abdest içindir. Eşek artığı ve nebiz gibi temizleyiciliği şüpheli olan sularla alınan abdest için niyet şarttır. (Suâlli-Cevâplı İslâm Fıkhı, c.1, s.178-180)