İslâm toplumlarında bilim ve teknolojiye çok önem verilmiştir.Müslümanlar, bilime farklı alanlarda önemli hizmetler yapmışlardır.
Su çarkı teknolojisinin kullanımını müslüman mühendisler oldukça fazla benimsemiş, geliştirmiş ve her yere uygulamışlardır.
Tam adı Ebül Hayr Reşiddüddin Fazlullah bin İmadidevle el Hemedânî olan Reşiddüddin, Hemedânî’da tıp tahsili yapmıştır. Doktor olmasından dolayı kendisine Ali et-Tabib el-Hemedânî de denmektedir. Reşiddüddin Fazlullah, Gāzân Han’ın ve Olcâytû’nun devrinde de bilim faaliyetlerini sürdürmüş ve 1307 yılında vezirliğe yükselmiştir.
Osmanlı Devleti kuruluş ve büyüme sürecinde, Selçuklu Devleti ve Orta Asya’dan beri gelmekte olan Türk-İslâm sanatının da gelişmesine ve büyümesine katkıda bulunmuştur. Yapılan camiler, medreseler, hanlar, köprüler ve çeşmeler birer sanat eseri olarak inşa edilmiş; taş ve ahşap adeta bir dantel gibi işlenerek günümüze sabrın ve estetiğin mirası olarak kalmıştır
Ez-Zehrâvî’nin, Kurtuba’nın kuzeydoğusunda bulunan Medînetüzzehrâ kentinde doğduğu sanılmaktadır. Tam adı Ebü’l Hasan Ali b. Süleymân’dır. Geometri, aritmetik, tıp konularında âlimdir.
İslâm biliminin altın çağının en büyük beyinlerinden biri matematikçi, astronom, hekim, fizikçi ve “Optiğin Babası” İbnü’l-Heysem’dir. Tam adı Ebû Ali el-Hasan İbnü’l Hasan’dir. Orta çağ Avrupa’sında al-Hazen ya da al-Hacen olarak bilinir. 965’te Basra’da doğmuştur.
Firnas, 810-887 yılları arasında yaşamış Endülüslü bir İslam âlimdir. Endülüs’ün Ronda bölgesindeki Tâkerunâ’nın (Takoronna) köylerinden birinde doğdu. Kurtuba’da büyüdü ve orada tahsil gördü. Daha gençliğinde kimya, astronomi ve edebiyat alanında adını duyurdu.
1. Yerçekimi kanunu: İSAC NEWTON değil BİRUNİ bulmuştur. (500 sene önce) 2. Kan dolaşımı: WİLLİAM HARVEY değil İBN-İ NEFS bulmuştur. (300 sene önce)
Orta Çağ’da Türkler, bulundukları yerdeki siyasi ve ekonomik istikrarsızlık ve buna mukabil İslâm halifelerinin istikrarlı yönetimi ve bilginleri himaye etmelerinden dolayı yavaş yavaş Asya Kıtası’nın orta bölgelerinden güneye doğru inmeye ve 8. yüzyıldan itibaren İslâmiyet’e girmeye başlamışlardı.
Gözlem aletlerinin ve yeni yöntemlerin gelişiminde müslüman astronomların öncellerine kıyâsla kaydettikleri büyük ilerlemeler hakkında, İslâm astronomisine yönelik modern bilimsel araştırmaların gerçekten de erken sayılabilecek bir aşamasında, bilim adamı C. A. Nallino’nun edindiği genel izlenimden şunu duyuyoruz: “Araplar hem trigonometrik formüllerin kullanımında hem de aletlerin sayısı, kalitesi bakımından ve gözlem teknikleri sayesinde öncelleri Yunanları övgüye değer bir biçimde aşabildiler.
Günümüzde yönümüzü bulmak için teknolojinin son ürünlerinden GPS’den yararlanıyoruz. Gökyüzünü gözlemlemek için yine modern teleskoplar kullanıyoruz. Ama yüzlerce yıl öncesinde bu aygıtlar yokken atalarımız yıldızları nasıl gözlemliyor, yönlerini nasıl buluyor, yıldızlar arasındaki mesafeleri nasıl ölçüyor ve dağların yüksekliğini nasıl hesaplıyorlardı? İşte tüm bunlar antik çağın belki de en önemli aleti olan usturlap ile yapılıyordu.
İbn-i Heysem İslâm Âleminin yetiştirdiği fizik, matematik ve astronomi âlimidir. 965’te Basra’da doğdu, 1038-1040 yılları arasında Kahire’de öldü. Batı ilim dünyasında Alhazen adıyla tanındı. Zamanının yüksek din ve fen ilimlerini öğrendi.
1332 Tunus doğumlu İbn-i Haldun, sosyoloji ilminin kurucusudur. O, sosyolojiye; İlm-i tabiat-ı Ümran demiştir. İnsanların cemiyetler halinde birbiriyle yardımlaşarak memleketlerini imar etmelerini ve yaşayışları için gereken geçinme vasıtalarını, sebepleri ve aletleri hazırlamalarını ümran kelimesiyle özetlemiştir.
İbnü’s-Saffâr, Kurtuba’ya bağlı Gâfik’te (Guijo) dünyaya gelmiştir. Doğum tarihi kesin olarak bilinmeyen İbnü’s-Saffâr’ın, hocalarının ölümlerinden yola çıkarak 971 yılı civarında doğduğu tahmin edilmektedir.
İslâm Dünyası’nda bilimin gelişimini sağlayan diğer bir kurum da gözlemevleridir. Gözlemevleri, esasen ilk kez İslâm Dünyası’nda ortaya çıkmış önemli bir araştırma kurumudur.
Türk asıllı Müslüman büyük bilgin Hârezmî’nin bulduğu cebir ilmini tam mânâsıyle Avrupa’ya tanıttı. Gene Müslümanların bulduğu trigonometri, Avrupa’da yayılarak müsbet ilimlerin gelecekteki gelişmelerine zemin hazırladı.
Anadolu’da yetişen evliyanın büyüklerinden olup astronomi ve tıp alimidir. 1703 tarihinde Hasankale kasabasında doğmuştur. Babası Osman Efendi olup, evliyadan bir zât idi. Annesi Hanife Hatun da Peygamber Efendimiz (s.a.v.) soyundandır..
En son yapılan araştırmalara göre, İşbîliye’nin (Sevilla) batısında bulunan Şeltîş’te (Saltes) doğduğuna kanaat getirilmiştir. Ebû Ubeyd el-Bekrî, Şeltîş’te başladığı öğrenimine, Kurtuba ve Endülüs’ün diğer önemli ilim merkezlerinde devam etmiştir.
Batı medeniyeti, İslâm medeniyetinin çocuğudur.” “Müslümanlar, kendilerinden evvelki bilimleri geliştirdiler bu birincisi. İkincisi, yeni bilimler kurdular, bugün Avrupa’da gelişmiş olan yeni bilimlerin kısmen temellerini attılar.”
Evrenin Yaratılışı Evrenin Yaratılışı başlıklı yazımızı istifadenize sunuyoruz Evrenin patlama […]
Çok Yönlü Alim: İbnü’l-Bennâ El-Merrâkuşî Çok Yönlü Alim: İbnü’l-Bennâ El-Merrâkuşî […]