Gırnata’ya giren Hıristiyanlar, Haçlı taassubu ile İslâm kültür ve medeniyetinin en güzel yerlerinden biri olan Endülüs’ü yakıp yıktılar. Sanat harikası câmileri tahrib ettiler. Bir kısmını kiliseye çevirdiler. Beş yüz bin el yazması eser, Ferdinand tarafından meydanda yakıldı. Böyle ilim düşmanları tarihte pek nadir görüldü. Müslüman halka muameleleri de çok zâlimâne oldu.
Mora Yarımadası’nın merkezi Tripoliçe’de o gün neler yaşandığını Yunan isyânı liderlerinden Teodoros Kolokotronis hatıratında şöyle anlatıyordu: “Şehrin içinde katliam başlamıştı. Atım, şehrin surlarından saraya varana dek cesetlerden dolayı yere basmadı… Bizimkiler içeri girdi, Cuma gününden Pazar gününe değin erkek, kadın, çocuk demeden önüne geleni boğazladı. Tam 32 bin kişinin öldürüldüğü haber verildi…”
Şüphesiz İstanbul fethinin en büyük manevî mimarı, “İstanbul muhakkak fethedilecektir. Bu fethi yapacak kumandan ne güzel kumandan ve onun askerleri ne güzel askerlerdir” (Ahmed bin Hanbel) müjdesini veren Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz’dir.
Fâtih Sultân Mehmed Hân, târihin kaydettiği büyük insanların en başında gelenlerindendir. Gerçek, o hakîkî bir kahramândır. En cesûr insanların hayrân olacağı kadar büyük bir cesâret sâhibi olan bu korkusuz Türk Pâdişâhı, gâyesi uğruna birçok defa hayatını tehlikeye atmış, ölümle karşı karşıya geldiği zamanlarda büsbütün coşmuş, büsbütün efsâneleşmiştir.
“Benim oğullarıma ve dostlarıma birinci vasiyetim; dâima gazâ ve cihâd sünnetini ikâme ve Nebî (s.a.v.)’in dînini kuvvetlendirerek devâm ettirmektir. Tam bir kuvvet ve kudretle Nebî (s.a.v.) Efendimiz’in sancağını Livâyı Şerîfi’ni yükseltiniz. İslâm’a hizmet âdetini kullanılmaz hâle getirmeyiniz.
Milletimizin eski parlak günlerini yakalaması için ecdâdını tanıması ve yolundan gitmesi gerekir. İşte yabancıların anlatımıyla kaybettiğimiz değerler:“Türk dükkânlarında hiçbir zaman tek meteliğim kaybolmamıştır.
Yavuz Sultan Selim Han topladığı olağanüstü dîvânda, Şah İsmail’in yaptığı zulümleri anlattı. Dîvânda yapılan uzun müzâkerelerden sonra İran’a sefere karar verildi. Sefer hazırlıklarını tamamlayan Yavuz Sultan Selim, 20 Nisan 1514’te Üsküdar’a geçerek Orduyu Hümâyun ile İran Seferine çıktı.
Kur’ân ayı Ramazân-ı Şerîf ayında, yakın tarihte olsun uzak tarihte […]
Osmanlı Kültürü Dinin Bozulmasına Maniydi başlıklı yazımızı istifadenize sunuyoruz. Bugün […]
Abdülmecid Hân ve Osmanlı’da Kırılma Noktaları Abdülmecid Hân ve Osmanlı’da […]
Abdulhamid Han’ın İttihatçılara Tavsiyeleri Abdulhamid Han’ın İttihatçılara Tavsiyeleri. “ Bugün […]
Ulu Hakan Abdulhamid Han’ın Duası Ulu Hakan Abdulhamid Han’ın Duası […]
Menemen Şehidi Hz. Esad Erbîli (k.s) Menemen Şehidi Hz. Esad […]
Yılbaşı Kutlamaları Faciası Yılbaşı Kutlamaları Faciası. Yılbaşında insan, hıristiyan gibi […]
Şeyh Şamil’in Cihad Anlayışı Şeyh Şamil’in Cihad Anlayışı başlıklı yazımızı […]