Namazın Önemi
Namazın Önemi başlıklı yazımızı istifadenize sunuyoruz.
Bilindiği gibi Yüce Allâh’ı tevhid (bir kabul etmek), O (c.c.)’un eşsiz varlığını bilip tasdîk etmek, farz olan en büyük bir görevdir. Bundan sonra farzların en büyüğü ve en önemlisi namazdır. Namaz, îmânın alâmetidir, kalbin nûrudur, rûhun kuvvetidir, mü’mînin mi’racıdır. Mü’min bu namaz sayesinde Yüce Allâh’ın manevî huzuruna yükselir. Yüce Allâh’a yalvararak manevî yakınlığa erer. Mü’min için ne yüksek bir şeref… Bütün hâk dinler, insanlara namaz kılmalarını emretmişlerdir.
Bizim sevgili Peygamber (s.a.v.) Efendimiz de, peygamber olarak gönderilişlerinden itibaren namaz kılmakla yükümlü olmuştur. Ancak o zaman, güneşin doğuşundan ve batışından sonra olmak üzere günde iki defâ namaz kılınıyordu. Sonra Mi’râc gecesinde beş vakit namaz farz olmuştur. Kur’ân-ı Kerîm’de ve hadîs-i şerîflerde namaza dâir birçok emirler ve öğütler vardır. Bütün bunlar, İslâm dininde namaza ne kadar büyük önem verildiğini gösterir.
Bir âyet-i kerîmede Allâh (c.c.); “Ey Resûlüm! Sana vahyolunan Kur’ân âyetlerini güzelce oku ve namazı gereği üzere kıl. Gerçekten namaz, edeb ve namusa uygun olmayan şeylerden, çirkin görülen işlerden alıkor. Herhâlde Yüce Allâh’ı zikretmek, her ibâdetten daha büyüktür. Yüce Allâh bütün yaptıklarınızı bilir” buyurmaktadır. Namaz ibâdeti en büyük zikirdir. Diğer bir âyet-i kerîmede Cenâb-ı Hâkk şöyle buyurmaktadır: “Namazı gereği üzere yerine getiriniz, zekâtı veriniz. Nefisleriniz için hayır olarak önceden ne gönderirseniz, onu Yüce Allâh yanında (sevâb olarak) bulursunuz; asla kaybolmaz. Muhakkak ki, Allâh yaptıklarınızı görür.” Bir hadîs-i şerîfte Peygamber (s.a.v.) Efendimiz: “Namaz dinin direğidir” buyurmuştur. Yine başka bir hadîs-i şerîfte: “Namaz, kişinin kalbinde bir nûrdur; artık sizden içini aydınlatmak dileyen, kalbindeki nûrunu artırmaya çalışsın” buyurulmuştur.
(Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslâm İlmihâli, s.109)