Dinden Sapmaya Bir Örnek başlıklı yazımızı istifadenize sunuyoruz.
Ehl-i Sünnet Âlimlerinin yolundan ayrılan Musa Carullah Bigiyef’in İslâm Akîdesi’ne aykırı bazı görüşlerini, bâtılı bâtıl bilip onlardan sakınmak adına kısaca zikrediyoruz: “Rahmet-i İlâhi Burhanları” kitabında özet olarak şunları yazıyor: “Ben Cenâb-ı Hâkk intikam maksadıyla, bazı kimselere ebediyyen azâb edecek diyemem, dayanamayacağım bir azâbı diğer insanlar hakkında da düşünemem. Ebedi hayata göre bir saniyelik bir sükûnet olan dünya hayatında tam bir rahat yüzü görmemiş insanları (kâfirleri) ebedi azâbla cezalandırmaktan Erhamürrahimîn olan Allâh’ın maksadı nedir?”
Cevap: “Kur’ân-ı Kerîm’in birçok yerinde “Beni ve apaçık ayetlerimi tanımayanları veyahut benden başka ilâh tanıyanları azâb-ı ebedîde bırakacağım, mutlaka onları cehennemden çıkarmayacağım” diye tekrar tekrar geçtiği halde biz, “Yok yok, yapmaz. Bizi korkutmak için öyle söylüyor, yalandır, fakat, vaad ettiği azâbdan dönmesi kabilinden olan şerefli bir yalandır…” demeye cesaret edemiyoruz. Allâh (c.c.)’un, sözüne inanmayanları düşüreceği azâbı üzerimize çekmekten korkuyoruz. Cenâb-ı Hakk ehl-i cehenneme hitaben: “Huzurumda kabahati birbirinize atıp durmayın. Ben size vaktiyle vaîdimi tebliğ etmiştim. Benim sözüm değişmez. Ve bu, benim zulmüm değil, sizin istihkâkınızdır (hak ettiğinizdir)” buyuracaktır. Allâh (c.c.)’un vaîdinden durup durmayacağı bahsinde, bu Âyet-i Kerime’den sonra, söz anlayan insanlar için tereddüde mahal kalır mı?
İslâmi hükümlerin hikmetleri küfür kapısını kesin bir şekilde kapatmayı gerektirir. Bu yüzden kafirlerin kurtulması, İslâmî hükümlere uyma ve Peygamberler (a.s.e.)’e tâbi olma vazifesindeki kesinliğe terstir. Allâh (c.c.)’un gönderdiği peygamberleri (ve Son Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v.)’i) tanımak kesinlikle lazım olduğuna göre, tanımayanların cezası, Musa Efendi’nin istediği gibi tahammül edilir bir ceza değil, bilakis tahammül edilemez bir ceza olmalıdır. “Şüphesiz, inkâr eden kitap ehli ile Allâh’a ortak koşanlar, içinde ebedî kalmak üzere cehennem ateşindedirler. İşte onlar yaratıkların en kötüsüdürler.” (Beyyine s. 6)
(Mustafa Sabri Efendi, Musa Carullah Bigiyef’e Reddiye, s.20-31)