Çalış Çabala Yapış Bırakma
Çalış, çabala; yapış, bırakma. Sana lâzım olan şey kendiliğinden gelmez. Rızkını kazanmak için nasıl çabalıyorsan, ma’nevî çöküntüden kurtulmak için de öyle çabala. Kendini iyi işler yapmaya zorla. Kendini şeytândan koru. O, insanları elindeki oyuncak gibi oynatır. Evinizde bulunan bir binek hayvanına nasıl hâkimseniz, o da size öyle hâkim olur. Kalblere yalandan vurulan kilidi sökebilir. Arzû ettiği hizmetini yaptırır. Bu hâllerde nefis de şeytâna yardımcı olur. Şeytânın arzu ettiği şeyleri yapabilmesi için, sebepler hazırlar. O şeytân nefsi de kendine yardımcı aldı mı, cenk meydanından çekip emrine tahsis edemeyeceği mücahidi sağ bırakmaz. Ey evlâd! Nefsini şehvetten kes. Yersiz lezzeti ona tattırma; bunlardan yana onu aç ve susuz bırak. Bunlar, nefsi yıldıran birer kamçıdır, elinden bırakma. Nefsin boynuna vur. Kalbini Allâh (c.c.) korkusu ile ayık tut. Dâimâ Hakk Te‘âlâ’yı gözet.
Her hâlinde günâhların örtülmesini iste; âdetin bu olsun. İç âlemini istiğfârla pâk eyle. İstiğfâr her tarafı yıkar. Her hâlinde Cenâb-ı Mevlâ’ya uy, peygamber âdetlerine uymak senin için en büyük gâye olmalı.
Ey anlayışı kıt adam, madem ki, kader hükümlerini itmek elinde değil, değiştirmeye ve yok etmeye yapmaya muktedîr değilsin, niçin çırpınırsın? Muhâlefet hâlinde elinden iş gelmediğine göre, boşa yorulmanın mânâsı nedir? Bu hâlde sana düşen, onun arzusu dışında bir talepte bulunmamak olmalı değil mi? Ancak, onun arzu ettiği şey sana geldiğine göre senin herhangi bir şeyi dilemen lüzumsuzdur. Bir şeyi arzu ettiğin zaman, yola gelmezse nefsini o yolda fazla yorma. Kalbini tazyik altına alma. Hâline bırak; her şeyi Rabbına ısmarla. O (c.c.)’un râhmet eteğine yapış. Tevbe elinle O (c.c.)’un rahmet kapısını çal. O (c.c.)’un rahmetini istediğin müddetçe, dünyalık şeyler için telâşa kapılmazsın.
(Abdulkâdir Geylâni (k.s.), İlâhî Armağan, s.216)