Bir kişinin yolculuk sebebiyle oruç tutmama ruhsatına sahip olabilmesi için çıkılacak yolculuğun yaya veya deve yürüyüşüyle üç günlük bir mesafeden az olmaması gerekmektedir. Zira bu durumda meşakkât olacağı açıktır. Hatta bundan dolayı yolculuk esnasında bu meşakkâte katlanıp oruç tutmak daha evladır. Seferde oruç tutmanın da tutmamanın da caiz olmasının delili olarak şu âyet-i kerime ve hadis-i şerif getirilmiştir: “Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez.” (Bakara s. 185) Ebu Said (r.a.)’den şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Biz, Allah Resulü (s.a.v.) ile beraber Ramazan ayında yolculuğa çıkıyorduk. Ne oruç tutan tuttuğu oruçtan dolayı ayıplanır, ne de oruç tutmayan tutmadığından dolayı ayıplanırdı.” (Müslim) Seferde oruç tutmanın orucu terk etmekten daha fazîletli olduğunun delili olarak da şu hadis-i şerif getirilmiştir: Ebu Derda (r.a.)’den şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Şiddetli sıcaklarda biz Allah Resulü (s.a.v.) ile beraber bazı gazvelere çıkmıştık. O kadar sıcaktı ki hararetin şiddetinden bizler ellerimizi ve avuçlarımızı başlarımızın üzerine koyuyorduk. O durumda Allah Resulü (s.a.v.) ve Abdullah bin Revaha’dan başka bizden kimse oruçlu değildi.” (Ebû Dâvud) Bu hadis-i şerifte rivayet edildiği üzere Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’in bu fiili oruç tutmanın daha faziletli olduğunun göstergesidir. Zira Peygamber (s.a.v.) Efendimiz genellikle daha fazîletli olanla amel ederdi. (Suâlli Cevaplı İslâm Fıkhı, c.3, s.370-372)