Tebliğ Yaparken Yumuşak Davranmalıyız
Tebliğ Yaparken Yumuşak Davranmalıyız başlıklı yazımızı istifadenize sunuyoruz.
Tebliğin usûllerinden biri de yumuşak davranmaktır. Abbasi halifelerinden Memun Reşid’e birisi sert bir dille nasihât etti. Bunun üzerine o, “Yumuşakça söyle! Çünkü Allâh (c.c.), senden daha iyi olanları, yani Hz. Musa ve Hz. Harun (a.s.e.)’i, benden daha kötü olan Firavun’a gönderdiğinde: “Siz ona yumuşak söz söyleyin! Belki o nasihât dinler yahut korkar” (Tâhâ s. 44) buyurmuştur.
Resûl-i Ekrem (s.a.v.)’in huzûruna bir genç geldi ve zinâ yapmak için izin istedi. Sahâbe-i Kirâm (r.a.e.) buna dayanamayıp ona kızmaya başladılar. Peygamber (s.a.v.) o gencin yanına yaklaşmasını söyledi ve sonra şöyle buyurdu: “Sen annenle birisinin zinâ etmesini ister misin?”, o genç: “Canım sana fedâ olsun, bunu asla istemem” dedi. Peygamberimiz (s.a.v.): “Aynı şekilde başkaları da analarıyla zinâ edilmesini istemezler. Sen kızınla birinin zinâ yapmasına razı olur musun?” deyince, o “Canım sana kurban olsun, bunu istemem” dedi. Peygamberimiz (s.a.v.), “İnsanlar da aynı şekilde kızlarıyla zinâ yapılmasını istemezler” buyurdu.
Kısacası Peygamberimiz (s.a.v.), bunun gibi kızkardeşi, teyzesi, halası hakkında sorduktan sonra mübârek elini onun göğsüne koyarak şöyle duâ etti: “Allâh’ım ! Bunun kalbini temizle, günâhını bağışla, avret yerini kötülüklerden koru.” Hadîsi rivâyet eden Sahâbi (r.a.) diyor ki: “Ondan sonra o gence zina kadar hiçbir şey iğrenç gelmiyordu.” Özet olarak tebliğ yaparken “Ben bu durumda olsaydım, halkın bana nasihât ederken hangi yolu seçmelerini isterdim” diye düşünerek, duâ ile, elden gelen çareye başvurmakla, şefkât ve yumuşaklıkla anlatılmalıdır.
(Muhammed Zekeriyya Kandehlevî, Fezail-i A’mal, s.547)