Ebû Hüreyre (r.a.) demiştir ki: “Peygamberimiz (s.a.v.) buyurdu: “Âdem, Cennet’ten çıkarıldığı zaman Hind’e oradaki Serendip arzına indi ve yalnızlık sebebiyle korktu. O sırada Cebrail inerek ezân okudu: “Allâhü Ekber Allâhü Ekber! Eşhedü enlâilâhe illallâh (iki defa), eşhedü enne Muhammeden resûlüllah (iki defa)” diyerek nidâ etti. Âdem ona sordu: “Muhammed kimdir?” Cebrail (a.s.) de: “Senin evladından peygamber olanların en sonuncusudur” diyerek cevâp verdi.” Ali (r.a.) şöyle demiştir: “Allâhü Teâlâ Peygamberimiz’e Ezân’ı öğretmek istediği zaman, Cebrail (a.s.) Burak’a binerek geldi. Burak, önce O (s.a.v.)’i bindirmemek istedi. Cebrail (a.s.) ona dedi ki: “Sakin ol yâ Burak! Allâh (c.c.)’a yemin ederim ki Allâh indinde Peygamber (s.a.v.)’den daha kerim olan birisi sana binmiş değildir. Peygamberimiz (s.a.v.) Burak’a binerek tâ ilâhî huzura kadar yükseldi… Orada dururken perde arkasından bir melek çıkıp: “Allâhü Ekber Allâhü Ekber!” dedi. Perdenin arkasından o meleğe cevâben: “Kulum doğru söyledi, gerçekten Ben’den başka ilâh yoktur!” denildi… Melek tekrar: “Ben şehâdet ederim ki Muhammed Allâh (c.c.)’un resulüdür” diye şehâdette bulundu. Kendisine yine perde arkasından o meleğe cevâben: “Kulum doğru söyledi, ben Muhammed’i resûl olarak gönderdim” denildi. Melek: “Hayye ales-salâh, hayye alal-felâh! kad kâmetis-salâh!” dedi ve devamla: “Allâhü ekber Allâhü ekber!” diye nidâ etti. Perde arkasından: “Kulum doğru söyledi, ben en büyüğüm, ben yegâne büyük olanım!” denildi. Sonra melek: “Lâ ilâhe illallâh” kelime-i tevhidi ile ezânı bitirdi. Perde arkasından da: “Kulum doğru söyledi! Gerçekten benden başka ilâh yoktur!” diye cevâp verildi. Sonra Melek Peygamber (s.a.v)’in elinden tutarak O (s.a.v.)’i ileri götürdü, biraz daha ilâhî huzura yaklaştırdı. Semâvât ehline gelince, Âdem ve Nuh (a.s.e.) gibi peygamberler de o zaman göktekilerin arasında bulunuyorlardı. İşte o gün, şanı yüce Allâh sevgili Resûlü (s.a.v.)’in şerefini, gerek gök ehli olanlara karşı, gerek yer ehli olanlara karşı kemâle erdirmiştir.” (Celaleddin es-Suyuti, Nebî (s.a.v.)’in Mucizeleri ve Büyük Özellikleri, s.23)