Nefsi Yenmeden Manevi Kapılar Açılmaz
Nefsi Yenmeden Manevi Kapılar Açılmaz. İnsanlara ya iyi ya da kötü duygular rehberlik eder. Bunlar insanın hayatında kendi edindiği, toprak unsuruna bağlı dünyevî alışkanlıklardır.
Esâd Erbili hazretleri bir sohbetlerinde şöyle buyurmuşlardır: “Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur “Şüphesiz insan nefsinin tesiriyle günaha sürüklenir.” Peygamberimiz (s.a.v.) bu ifadesiyle şunu anlatıyor: Eğer kendimizi iyi bilir ve tanırsak, onunla mücadele eder, uygunsuz dünyevî arzuların üstesinden gelebiliriz. Bize büyük günahlar işletmek isteyen Şeytanın tesirinde kalan bu nefsi yenebilirsek, aslı İlahî olan, gerçek ve yüksek nefsimizin bilgisine ve sezgisine erişebiliriz. Namaz kılmak, oruç tutmak ve benzeri ibâdetlerle kendimizi, daha bu hayatta iken öbür hayatla temas kurmaya hazırlayabiliriz. Bu, rüya ve keşif yoluyla ruh dünyasını tanımakla başlar.
Fakat bu rüyâ ve hayaller İlahî olmayabilir, tamamen nefsânî olabilirler. Bu takdirde ise onların bizi yanlış yollara sevk etmesi ihtimali çok büyüktür. Biz bu gidişimizi, kendi kendimize doğrultabilecek bir kabiliyetin sâhibi değilizdir. Bu gibi hallerde, doğru yolu gösterecek olan pusula, ancak kâmil bir şeyh efendinin elinde bulunabilir. Mâneviyat âleminde bizi tehdit eden tehlikelerden ve uçurumlardan ancak bir yol göstericinin yardımı ile kurtulabiliriz. Onun tavsiyelerine uyarsak, kendi benliğimizi gerçekten bilmenin şartı olan, Allâh (c.c.) ile birliğimizi hissetmeyi başarabiliriz.
İnsanlara ya iyi ya da kötü duygular rehberlik eder. Bunlar insanın hayatında kendi edindiği, toprak unsuruna bağlı dünyevî alışkanlıklardır. Eğer bu dünyevî şeyleri ibâdet ve oruçla yok edip, onlardan korunursak, beden safı aşacak, hava, ateş, su gibi diğer üç unsurdan oluşan nispetler artmış olacaktır. Bu hal bize daha yüksek bir dünyanın kapılarını açar ve Şeytan yerine meleklerin rehberliğiyle o dünyayı bizim için mümkün kılar. Aşağılık nefs ölmeden, gerçek hayat doğmaz. Sûfîler tekâmülün bu merhâlesine “Ölmeden önce ölmek” adını verirler.”
(Ömer Muhammed Öztürk, Şeyhül Meşayıh Şehid M. Esad Erbili (k.s.), s.98)