Namazın rükünlerini (farzlarını) lâyık olduğu şekilde edâ edilmeli, vâcib ve sünnetlerini tamam yapılmalıdır. Muâz bin Cebel (r.a.) rivâyeti ile bildirilen hadîs-i şerîfte: “Namaz bir ölçektir. Kim namazı tam olarak ölçerek yerine getirirse, karşılığını tam ölçü ile alır. Kim namazı eksik edâ ederse, “Vay eksik tartanların hâline!” (Mutaffifîn s.1) âyet-i kerîmesini unutmasın” buyuruldu. İbrâhîm-i Nehaî (r.âleyh): “Rükû ve secdelere dikkat etmeyeni görürseniz, onun aile ferdlerine acıyın. Geçim sıkıntısı içinde olacaklardır (Ravda). Burada, Resûlullâh (s.a.v.)’in: “Huşû (namazda) sağında ve solunda olanları bilmemektir. Ancak secde yerine bakmaktır” hadîs-i şerîfine işaret vardır. Allâhü Teâlâ’yı görüyormuş gibi namaz kılmalı veya Allâhü Teâlâ onun bütün tavırlarını, hayır ve şer bütün hallerini görüp bildiğini düşünmelidir. Allâhü Teâlâ’nın kendisinin bütün hallerini müşâhede ettiğini düşününce, huşûu artar ve tazîmi kendiliğinden olur. Kur’ân-ı Kerîm ve zikirden diline gelenleri aklı ile düşünmelidir. Şerh-i Mesâbîh’de zikredildi ki, Resûlullâh (s.a.v.) namaz kıldı. Namazda Kur’ân-ı Kerîm okudu. Selâm verdikten sonra, Ashâb-ı Kiram’a (r.a.e): “Namazda ne okuduğumu anladınız mı?” buyurdu. Hiç kimse cevâb veremedi. Yalnız Übeyy bin Kâ’b (r.a.), “falan sûreyi okudunuz, yâ Resûlâllah!” dedi. Resûlullâh (s.a.v.)’in çok hoşuna gitti. Onu tebrik etti. Diğerlerine de dikkatli bulunmalarını tavsiye buyurdu. Rivâyet edildi ki, Mûsâ (a.s.)’a, Allâhü Teâlâ vahiy buyurdu ki: “Yâ Mûsâ! Beni zikrettiğin zaman bütün azâların birbirinden ayrılıyormuş gibi olsun. Huşû ve itminan içinde olmalısın. Dilin kalbin ile beraber olsun. Huzurumda durduğun zaman zelil, aşağı bir kul gibi ol! Korkulu bir kalb ve sâdık bir dil ile bana yalvar!” Namazda azâların hareketsiz olmasına dikkat etmelidir. Resûlullâh (s.a.v.) bir kimseyi namazda sakalı ile oynarken gördü. “Bunun kalbinde huşû olsaydı azâları da huşû içinde olurdu” buyurdu. Yahudîler gibi bir sağa bir sola meyletmemelidir. Muhît’de bir defa sağ tarafa diğer defa sol tarafa meyletmek, sallanmak mekruhtur denildi. Ebû Bekir (r.a.) rivâyeti ile gelen bir hadîs-i şerîfte: “Namaz kıldığınız zaman azâlarınız sakin olsun ve yahudîler gibi sağa sola sallanmayınız” buyuruldu. (Ebûbekir b Muhammed, Şir’atü’l İslâm, s.121-122)