E‘ûzü bi’llâhi mine’ş- şeytâni’r- racîm. Bi-smi’llâhi’r- rahmâni’r- rahîm. Selâmün ‘aleyküm ketebe rabbüküm ‘alâ nefsihi’r-rah-meh. Selâmün aleyküm bi mâ-sabertüm feni‘me ‘ukbe’d-dâr. Selâmün aleykümü’dhulû’l- cennete bi mâ-küntüm ta‘me-lûn.
Safer ayının ilk ve son çarşamba gecesi, gece yarısından sonra yeryüzüne inecek belâlardan Allâh (c.c.)’un izniyle korunmak için imsâkten önce dört rek‘at nâfile namâzı kılıp Fâtiha’dan sonra zamm-ı sûre olarak, birinci rek‘atte 17 “Kevser”; ikinci rek‘atte 5 “İhlâs”; üçüncü rek‘atte 1 “Felâk”; dördüncü rek‘atte 1 “Nâs” sûrelerini okuyup selâmdan sonra duâ edilecektir.
E‘ûzü bi’llâhi mine’ş- şeytâni’r- racîm. Bi-smi’llâhi’r- rahmâni’r- rahîm. Selâmün ‘aleyküm ketebe rabbüküm ‘alâ nefsihi’r-rah-meh. Selâmün aleyküm bi mâ-sabertüm feni‘me ‘ukbe’d-dâr. Selâmün aleykümü’dhulû’l- cennete bi mâ-küntüm ta‘me-lûn.
Safer ayının ilk ve son çarşamba gecesi, gece yarısından sonra yeryüzüne inecek belâlardan Allâh (c.c.)’un izniyle korunmak için imsâkten önce dört rek‘at nâfile namâzı kılıp Fâtiha’dan sonra zamm-ı sûre olarak, birinci rek‘atte 17 “Kevser”; ikinci rek‘atte 5 “İhlâs”; üçüncü rek‘atte 1 “Felâk”; dördüncü rek‘atte 1 “Nâs” sûrelerini okuyup selâmdan sonra duâ edilecektir.
Cum’a gecesi Duhan sûresini okumalıdır. Ebû Hüreyre (r.a.)’in rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte: “Cum’a gecesi “Hâ mîm edduhân” sûresini okuyan afv edilir” buyuruldu.
Hadîs-i şerifte: “Beni İsrail’e bir gün oruç farz kılındı. O gün de, Muharremin onuncu günü olan Aşûra günüdür. Siz o gün oruçlu olunuz. Çoluk çocuğunuza iyilik yapınız. Bir kimse Aşûre günü çoluk çocuğuna iyilik yapsa, onları sevindirse, Allâhü Teâlâ ona senenin diğer günlerini iyi eder. Aşûre günü oruç tutanın orucu, kırk yıllık günâhına keffâret olur. Aşûre gecesini ihyâ edip, sabahleyin de oruçlu olsa, ölüm acısını anlamayarak vefât eder.” buyuruldu.
O gün, oruç tutulacak; fakat Muharrem’in sâdece 10’uncu günü oruç tutulmaz. (9.-10.), (10.-11.) veyâ (9.-10.-11.) günleri tutulur.
Muharrem’in birinci ilâ onuncu günü de dâhil her gün okunan duâ, sabahleyin üç def‘a okunacak.
Şeyh Şihâbuddîn-i Sühreverdî (k.s.)’dan nakledilmiştir ki: “Her kim, bu duâyı, Aşûre günü üç kerre okursa, ölümden de emîn kılınır. Elbette o sene ölümü takdîr olunan kimseye bu duâyı bu vechile okumak nasîb olmaz.”
“Zilhicce’nin sonuncu günü ile Muharrem’in birinci günü oruç tutan, geçmiş yılı oruçla bitirip, yeni yıla oruçla başlamış olur. Allâhü Teâlâ o orucu onun elli yıllık günâhına keffâret eder” buyurulmuştur.
“Resûlullâh (s.a.v.)’in bir bayram namazı hutbesinde; “Biz işte bu günümüze ilk olarak namazla başlarız sonra dönüp kurbanlarımızı keseriz. Kim bu şekilde hareket ederse şüphesiz bizim sünnetimize uygun davranmış olur” buyurmuştur.
Hz. Peygamber (s.a.v.), Arefe günü en ziyâde şöyle derlerdi: *“Lâ-ilâhe illa’llâhü vahdehû lâ-şerîke leh, lehü’lmülkü velehu’lhamdü bi-yedihi’l-hayr ve hüve ‘alâ külli şey’in kadîr.”
Arefe gününün sabah namâzından itibâren bayramın 4. gününün ikindi namâzına kadar 23 vakit farz namâzından sonra 1 def‘a: “Allâhü ekber Allâhü ekber Lâ ilâhe illâllâhü vallâhü ekber Allâhü ekber ve li’llâhi’l hâmd” diye tekbîr alınır ki buna teşrîk tekbîri denir
Resûlullâh (sav) şöyle buyurdu: "Bu on günlerden başka Allâh (cc) katında daha fazîletli bir şey yoktur. Bu günlerde tuttuğun orucun her günü, yüz köle azat etmeye, yüz deve kurbanına, Allâh yolunda cihat için binilen yüz ata bedeldir"
Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:“Zilhiccenin ilk on gününün gecelerinden birini ihyâ etmesi o kimsenin bir seneyi hacc ve umre ibâdetiyle ihyâ etmesi gibidir Bu günlerden bir gün oruç tutması senenin öbür vakitlerinde ibâdetle meşgûl olması gibidir
adir Gecesi 4 rekât namaz kılınır. Her rekâtte Fâtihâ’dan sonra 7 İhlâs sûresi okunur. Namazdan sonra da 70 kez istiğfâr edilirse biiznillâh mağfiret olunur. Bu gece bol bol “Sübhanallâhi ve’l hamdulillâhi velâ ilâhe illallâhu vallâhu ekber” virdine devam edilmelidir. Ayrıca bu gece tesbih namazı kılınması fazîletlidir.
Enes bin Mâlik (r.a.) buyuruyor ki, Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz geçmiş insanların ömürlerine göre, kendi ümmetinin ömürlerinin kısa olması ve öncekilerin uzun ömürleri sebebi ile işledikleri amellere ümmetinin kavuşamayacağını düşünmesi ile, Allâhü Teâlâ ona bin aydan hayırlı olan Kadir gecesini ihsân buyurdu.
Muhammed b. FazI, Hasan (r.a.)’den naklen anlatılır: Ashâb (r.a.e.), aralarında konuşuyorlardı. Resûlullâh (s.a.v.) yanlarına geldi ve şöyle buyurdu: “Ben geldim. Size Kadir Gecesi’ni bildirmek istiyorum. Kadir gecesi hakkında bilmeden konuşacağınızdan korkmuştum. Belki hayırdır. Onu Ramazan’ın son on gününde arayınız. Kalan dokuzda, yedide, beşte, üçte, bir de son gecede. O gecenin alâmetleri şunlardır: Aydınlık, rahat bir gecedir. Ne sıcaktır ne de soğuk. O gecenin sabahında güneş parlak doğmaz. Bir kimse inanarak, sorumluluğunu idrâk ederek ve sevâbını yalnız Allâh (c.c.)’dan umarak o geceyi ihyâ ederse, Allâhü Teâlâ, onun geçmiş günâhlarını bağışlar.”
Ramazân ayında ibâdet ve iyi iş yapabilenlere, bütün sene bu işleri yapmak nasîb olur. Bu aya saygısızlık edenin, günâh işleyenin bütün senesi, günâh işlemekle geçer.
Selmân-i Fârisî (r.a.) bir hadîs-i şerîfi şöyle bildirmiştir: “Resûlullâh (s.a.v.) Şa’ban ayının son günü hutbede buyurdu ki: “Ey müslümanlar! Üzerinize öyle büyük bir ay gölge vermek üzeredir ki, bu aydaki bir gece (Kadir gecesi) bin aydan daha hayırlıdır.
smi’llâhi’r- rahmâni’r- râhîm
“Allâhümme yâ ze’l-menni velâ yümennü ‘aleyhi. Yâ ze’l-celâli ve’l-İkrâm. Yâ ze’t-tavli ve’lin‘âm. Lâ- ilâhe illâ ente zahra’l-lâci’îne ve câre’l-müste’cirîne ve emâne’l-hâifîne. Allâhümme in-künte ketebtenî ‘ındeke fî ümmi’l-kitâbi şakıyyen ev mahrûmen ev matrûden ev mukatteren ‘aleyye fî’r-rızkı fe’mhu’llâhümme bi fazlike şekâvetî ve hırmânî ve tardî ve ıktâre rızkî ve esbitnî ‘ındeke fî ümmi’l-kitâbi sa‘îden ve merzûkan ve müveffekan li’l-hayrâti fe-inneke kulte ve kavlüke’l-hakku fî kitâbike’l-münzeli ‘alâ lisâni nebiyyike’l-mürselîn. Yemhu’llâhu mâ-yeşâü’ ve yüsbitü ve ‘ındehu ümmü’l-kitâbi ilâhî bi’t-tecelliyyi’l-‘azami fî leyleti’n-nısfi min şa‘bâne’l- mükerremi’lletî fî-hâ yüfraku küllü emrin hakîmin. Ve yübremü en-tekşife ‘annâ mine’l-belâi’ mâ-na‘lemü vemâ lâ-na‘lemü vemâ ente bihî a‘lemü inneke ente’l-e‘azzü’l- ekram. Ve sallâ’llâhu ‘alâ seyyidinâ Muhammedin ve ‘alâ âlihî ve ashâbihî ve evlâdihî ve ezvâcihî ve sellem.”