Kadının aslî görevleri evin içindedir. İslâm, kadına asli görevi ibâdetten sonra, Allâh (c.c.)’a kulluk yapacak, toplum ve cemiyete yararlı olacak insanları yetiştirmek ve insan neslini koruma görevlerini veriyor. İnsan yetiştirmekten daha şerefli bir görev de olamaz. Allâh (c.c.) kadının fıtratını buna uygun olarak yaratmıştır. Yani çocuk doğurma işini kendisine yüklediği gibi insanı yetiştirme işini de kendisine yüklemiştir. Kadın, bunu yaparken hiçbir sıkıntısı da olmayacaktır. Çünkü Allâh (c.c.), elbise, yiyecek, içecek ve mesken gibi kadının muhtaç olduğu her şeyi kocasına yüklemiştir. Günümüzde kadın hürriyet ve sanat perdesi altında mağdur edilip aldatılmış ve yuvasından çıkarılmıştır. Özellikle ve menfi basının sermayesi durumuna düşürülmüştür. İslâm dininde kadın hürdür. Ama bu hürriyet hudutsuz değildir. Allâh (c.c.) ve Resûlü (s.a.v.)’in çizdiği hudutlar içindedir. Fıtraten zayıf ve kendini savunma yeteneği olmayan kadının her tarafa girip çıkması ve gözü aç ve hain kimseler için yem olmamasına dikkat etmesi gerekir. İslâm’da kadının ibâdet konusunda bile bazı hususlara dikkat etmesi gerekir. Mescidde cemaate devam etmek isteyen Ümmü Humeyd (r.anhâ)’ya Nebi (s.a.v.): “Benimle birlikte namâz kılmayı sevdiğini biliyorum. Fakat bilesin ki gecelediğin odanda (yatak odasında) kıldığın namâz, evinde kıldığın namâzdan daha hayırlıdır. Evinde (sofa) kıldığın namâz, konağında kıldığın namâzdan daha hayırlıdır. Konağında kıldığın namâz, kavminin mescidinde kıldığından daha hayırlıdır. Kavminin mescidinde kıldığın namâz, benim mescidimde kıldığın namâzdan daha hayırlıdır.” (Ahmed b. Hanbel) buyurmuştur. Hacca gitmek, büyük bir ibâdettir. Kadın zengin olursa bu ibâdeti yapmak zorundadır. Yalnız koca veya velisinin beraberinde olması gerekir. Bunlardan birisi olmazsa hacca gitmesi haramdır. Bu şartların koşulması yine kadının iyiliği ve selâmeti içindir. Çünkü kadının, emniyet ve şerefi çok önemlidir. (Halil Gönenç, Günümüz Meselelerine Fetvâlar)