İyiliği Tavsiye ve Kötülükten Men Etmenin Şartları
İyiliği Tavsiye ve Kötülükten Men Etmenin Şartları, iyiliğin toplumda yayılması için tüm Müslümanlar olarak iyi işleri çoğaltmalı ve başkalarını da buna teşvik etmeliyiz. Yine kötülüğün azalması da bu doğrultudadır. Yazımız bu konuda detaylı bilgi vermektedir.
Ma‘ruf, Allâhü Te’âlâ’nın razı olduğu, münker ise razı olmadığı söz ve hareketlerdir. İnsanlar marufu (iyiliği) emir ve tavsiye etmek vazifesini terk ederlerse helâk olurlar. Allâhü Te’âlâ böylelerinin duâlarını kabul etmez. Bereketi, iyiliği ve kurtuluşu onlardan kaldırır.
Âişe (r.anhâ), Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurduğunu naklediyor: “İçinde peygamberlerin ibâdetleri gibi ibâdetleri olan on sekiz bin kişinin bulunduğu bir şehrin halkı azaba uğradı.” Bunun nasıl olduğu sorulduğunda şöyle cevap verdi: “O iyi kimseler, kötülük ve günâh işleyenlere Allâh (c.c.) rızası için kızmadılar. Marufu emretmeyip, münkeri (kötülük) de yasaklamadılar.”
Bu vazifeyi yapmak isteyen bir Müslüman, önce içinde bulunduğu topluluğun durumuna bakmalıdır. İnsanlara dinî nasihâtlarda bulunduğu takdirde, söyleyeceklerine kulak verip öğüt alacaklarını ve kötülükten vaz geçeceklerini tecrübesiyle biliyorsa, bu kimseleri ibâdet ve sevâba teşvik etmesi vâcib olur.
Fakat nasihât etmeye kalkıştığı takdirde kendisine iftira edeceklerini ve sövüp sayacaklarını tecrübeyle biliyorsa, o zaman onlara nasihâtta bulunmaması daha iyidir. Engin tecrübesiyle, sözlerinin kabul edilmeyeceğini biliyor fakat dövülmekten ve sövülmekten korkmuyorsa, doğruları söyleyip söylememekte ve onları doğru yola çağırıp çağırmamakta serbesttir. Ama yine de ikaz ve irşatta bulunmak efdâldir.
Emr’i bi’l-maruf yani iyiliği emir ve tavsiye etme vazifesi yapacak kimselerin, hangi konudan konuşulacaksa o mesele hakkında ilim sahibi olmaları lâzımdır. Çünkü bir konuda ilim sahibi olmadan bir kişiye o konuda faydalı olunamaz. Ayrıca, kötülük işleyen kimselerle konuşurken dâima yumuşak davranmalı, tatlı ve ikna edici konuşmalıdır. Asla, “Ey ahmak, ey câhil, ey utanmaz adam Allâh (c.c.)’dan korkmuyor musun? Nedir bu yaptığın?” gibi sözler söylemelidir.
(Allame Eş-Şeyh Alaaddin Abidin, el-Hediyyetü’l-Alaiyye, 633-635.s.)