Hz. Ali (k.v.) Efendimiz, Hz. Ebûbekir ve Hz. Ömer (r.a.e.)’in aleyhinde konuşulduğunu duymuştu. Minbere çıkıp şöyle dedi: “Kureyşin uluları ve müslümanların babaları olan iki zatı dillerine dolayanlara yazıklar olsun. Takvâ sahibi olan müslümanlar bu iki zâtı sever. Bunlara ancak fâcir ve âdî olanlar kin besler. Resûlullâh (s.a.v.), başka kimseyi onlar kadar sevmezdi. Ebûbekir (r.a.), Resûlullâh’ın emriyle imâm olup 9 gün mü’minlere namaz kıldırdı. Mü’minler de isteyerek ve rızaları ile ona bîat ettiler. Haşimoğlullarından ona ilk bîat eden bendim. Kendisi halifeliği istemiyor ve bu yükü bizden birisinin yüklenmesini istiyordu. Vallâhi bizlerin en hayırlısı, en merhametlisi, en çok takvâ sahibi olanı (Allâh (c.c.)’dan korkanı) ve yaşça en başta geleni o idi. Resûlullâh (s.a.v.)’in yaşayışı üzere gitti. Ondan sonra Ömer (r.a.) halife oldu. O da Resûlullâh (s.a.v.)’in dostunun yolundan gitti. Vallâhi o pek merhametli idi. Zulme uğrayanlara yardım ve merhamet ederdi. Allâh (c.c.)’un emrinde, kötüleyicinin dilinden korkup sakınmazdı. Zannederdik ki, onun dili üzerinde bir melek konuşuyor. Allâh (c.c.) onunla İslâm’ı aziz eyledi ve münâfıkların kalplerine korku, mü’minlerin kalplerine sevgi verdi. Onun gibi kimi bulabilirsiniz? Allâhü Teâlâ, bu ikisinin yolu üzere gitmeye bizi muvaffâk etsin. Onların derecesine varmak, ancak onların ardınca gitmek ve onları sevmek ile olur. Beni seven onları da sevsin. Onlara düşmanlık eden bana da düşmandır. Ben onlara düşman olan kimseden uzağım. Dikkat ediniz! Peygamberlerden sonra bu ümmetin en hayırlısı Ebûbekir ve Ömer (r.a.e.)’dir. Bundan sonra kim onların aleyhinde böyle bir söz söylerse, hakkında iftira cezası uygularım.” (İbn-i Asâkir Tarihi ve Kısas-ı Enbiyâ) (Muhammed Alâüddin, El-Hediyyetü’l- Alâiyye, s.925-926)