Şu bilinmeli ki yeme ve içmeye olan ihtiyaç daha çekici ise de giyinmeye olan ihtiyaç dahi zarûrîdir. Çünkü giyinmekte bedeni korumak, hariçten gelebilecek olan ezâyı def etmek olduğu gibi edep yerlerini örtme, ziynet ve süsü sağlama vardır. Allâhü Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Ey Âdemoğulları! Size hem edep yerlerinizi örtecek hem de vücudunuzu süsleyecek elbise indirdik. Ama takvâ elbisesi daha hayırlıdır…” (A’râf s. 26) Allâhü Teâlâ’nın, sözünün anlamı şudur: Sizin için giyecek ve edep yerlerinizi örtecek elbiseler yarattık. Âyette avret mahâlli (edep yeri, insanı rahatsız eden anlamında) diye isimlendirildi. Çünkü bedeninde avret yerinin (edep mahallinin) açılması insanı üzer. Tesettürde üç özellik vardır: 1. Dışarıdan gelecek ezâ ve cefâyı def etmek. 2. Avret mahâllini örtmek. 3. Güzellik ve ziynet. Elbise ile ezâ ve cefâyı def etmeye gelince, bu zaten aklen de gereklidir. Çünkü akıl zararlı şeyleri bertaraf etmeyi, faydalı olanları da kendine çekmeyi gerektirir. İnsan giyimine özen göstermekte aşırı giderse kendini kendi nefsine, izzet ve şerefine bakmaktan alıkoyar. Giyimi artık onun yanında her şeyden daha değerli hâle gelir, ona dikkat etmeye daha düşkün olur. Şâirlerden biri de şöyle demiştir: “Kavmin akılsızını görürsün ki beyinsizliği yüzünden ırz ve namusu lekelenirken o kalkmış ayakkabısını silmekle ve bağcığı ile meşgul oluyor!” Mensûr-i Hikem’de şöyle denilmiştir: “Sen sana hizmet eden elbiseleri giyin. Senin hizmet ettiğin elbiseleri değil!” (İmâm Maverdî, Edebü’d-Dünya ve’d-Dîn, s.754-755)