Günümüzde hıristiyan dünyası tarafından resmen kabul edilen 4 İncil nüshası arasındaki farklılıklar bir yana, 325 yılına kadar hıristiyanların elinde 100’den fazla farklı İncil nüshasının mevcut olması, İncil adıyla elde bulunan kitapların Hz. İsa (a.s.)’a indirilen İncil-i Şerif ile alakasının bulunmadığını bariz bir şekilde göstermektedir. Bu hususta Nebi (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır. “Ey Ömer! Allâh (c.c.)’a yemin ederim ki, ben size apaçık bir Kitap getirdim. Onlara (Ehl-i Kitab’a) bir şey sormayın. Olur ki size hakkı söylerler de (kendilerine güvenmediğiniz için) yalanlarsınız veya size batıl bir söz söylerler ve siz de (hak olabilir mülâhazasıyla) tasdik edersiniz. Canımı elinde bulundurana yemin olsun ki, eğer Musa, şu anda hayatta olsaydı, bana tabi olmaktan başka bir şey yapması helâl olmazdı.” (İbn Ebî Şeybe) Efendimiz (s.a.v.)’den önceki peygamberlerin risâlet ve nübüvvet görevi, belli bir coğrafya ve kavim ile sınırlıydı. Efendimiz (s.a.v.)’in risâlet ve nübüvveti kıyâmete kadar gelecek olan bütün insanlığa şamildir. Buna Ehl-i Kitap da dahildir. Kur’an’ın Ehl-i Kitab’ı Efendimiz (s.a.v.)’e ve Kur’an’a imân etmeye çağıran onlarca âyetinde, bu durum açıkça ifade buyurulmuştur. “Kutsal kitab”ını kendi eliyle yazmış topluluklar olarak Ehl-i Kitab’ın Allâh inancı da, peygamber inancı da, kitap inancı da bizimkinden oldukça farklıdır. Zira biz müslümanlar olarak “Kitab’a tabi olan” bir ümmetiz, onlarsa kitabı kendi hevâlarına tabi kılarak üzerinde her türlü oynamayı yapmış ve bu suretle küfre batmış topluluklardır. Kitabı kendileri yazınca, Allâh inancını da peygamber ve âhiret inancını da kendi hevâları doğrultusunda tesbit ve kaydetmiş olmalarında garipsenecek bir durum yoktur. Bu bakımdan, diğer insanlar gibi Ehl-i Kitap da Son Peygamber (s.a.v.)’in ve Son Kitab’ın diriltici mesajına muhtaçtır. (www.mevlanatakvimi.com)