Hâkk Teâla hazretleri; “Ölçüde ve tartıda hile yapanların vay hâline! Onlar insanlardan bir şey ölçüp aldıkları zaman, tam ölçerler. Fakat kendileri onlara bir şey ölçüp yahut tartıp verdikleri zaman eksik ölçüp tartarlar.” (Mutaffifîn s. 1-3) buyurmaktadır. Dolayısıyla ölçü ve tartının tam olmasına özen gösterilmelidir. Hatta herhangi bir hak gaspına mahâl verilmemesi için satıcının alıcı lehine fazla tartmasını tavsiye eden âlimler de bulunmaktadır. Dürüstlüğü, insanın öncelikle kendine karşı uygulaması gerekir. Yani bir insanın dürüst tâcir olabilmesi için öncelikle kendini kandırmaması gerekir. Ticarette dürüst olmak ve ne kendini ne de müşteriyi aldatmamak İslâm’da ticaret ahlâkının en temel taşlarından biridir. Dürüstlük konusunda İmâm-ı Buhâri (r.âleyh) hazretlerinin yaşadığı bir hadiseyi aktarmakta fayda var. Kendisi o zaman Buhara’da yaşayan İmâm-ı Buhâri (r.âleyh) hazretleri Mısır’da bir kişinin sahih bir hadis bildiğini öğreniyor ve o hadis-i şerifi öğrenmek için o zamanın imkânlarıyla Buhâra’dan ta Mısır’a kadar gidiyor. Adamı bulduğu esnada adamın bir yem torbası ile atını çağırdığını görüyor. O yem torbasına yönelerek kendisine gelen atı yakalayınca da o yem torbasının boş olduğunu, adamın atı yakalamak için yem torbasını doluymuş gibi göstererek atı kandırdığını fark ediyor. “Atı boş torbayla kandıran kişide yalan söylemeye meyil vardır. Bu adam yalan söyleyebilir. Bunun rivayet edeceği hadisin sahihliği şüphelidir.” diyerek adamdan o hadis-i şerifi almadan geri Buhâra’ya dönüyor. İşte dürüstlüğün önemini en iyi bilen hakiki mânâda İslâm âlimleri bu konuya bu kadar önem vermişlerdir. (Ömer Muhammed Öztürk, Sohbetler-2, s.84-85)