Dünya İşlerinde Korkuya Kapılmak
Dünya İşlerinde Korkuya Kapılmak başlıklı yazımızı istifadenize sunuyoruz.
Dünya işlerinde korkuya kapılmak kalp afetlerinden sayılmıştır. Dünya işlerinde korkuya kapılmak ile anlatılmak istenen ise meselâ gelecekte kendisine dünyevî bir kötülük dokunur korkusuyla kalpte bir kuşkunun doğmasıdır. Bu korku; üzüntüden, istikbâl endişesinden daha başkadır. Korkaklık gibi de değildir. Çünkü korkaklık, gazâp noksanlığını ifade eder ve korkuyu gerektirmez. O halde korku, ya fakirlikten ya hastalıktan veya bir mahlûktan bir kötülüğün dokunmasından olabilir.
Fakirlikten korkmak, hakikaten kötüdür. Çünkü fakirlik Peygamberimiz (s.a.v.)’in, çoğu peygamberlerin ve evliya ve sâlihlerin hâlidir. O halde fakirlik bir nimettir. Ayrıca fakirlikten korkmakta, Allâh (c.c.)’a karşı sû-i zân da mevcuttur.
Hastalıktan korkmaya gelince, bu, ya nimet içinde yaşamaktan mahrum kalırım endişesinden doğmaktadır veya mutat ibadeti tastamam yapamam ve bu yüzden sevâbım noksanlaşır endişesinden mütevellittir. Bilhassa ikinci endişe, bilgisizliğin ta kendisidir. Çünkü hadîs-i şerifte, “Hastaya, sıhhatliyken huy edindiği ibâdetin sevâbı yazılır” buyurulmuştur.
İbn-i Ömer (r.a.)’in rivayetinde: Resûlullâh (s.a.v.) akşamladığı ve sabahladığında şu kelimelerle duâda bulunmayı hiç terk etmemişlerdir: “Yâ Râb! Dünyada da, ahirette de senden afiyet isterim. Yâ Râb! Senden dinim, dünyam, ehlim ve malım için afv ve afiyet isterim. Anılması ayıp olan ayıp ve taksirimi ört, korktuğum şeylerden beni emin kıl. Yâ Râb! Önümden, arkamdan, sağımdan, solumdan ve üstümden gelen şerlerden beni koru! Altımdan gelip beni helâk edecek şeyden de senin azametinle sana sığınırım.”
Halktan bir kötülük dokunur endişesine gelince, bunun ilâcı dinî bir zarar yoksa mümkün olduğu takdirde endişeye sebep olan davranışı terk etmektir. Dinî bir zarar varsa, gönlü bu gibi parazitlere hazırlayıp sabretmek lâzımdır. Çünkü mukadder ne ise o olacaktır; ecel birdir.
(İmâm-ı Birgivî, Tarikât-ı Muhammediyye, 277-280.s.)