Devlet Malının Önemi 

Hz. Ömer (r.a.) devlet malına pek dikkat ederdi. Hiç kimsenin en ufak bir gasbına imkân bırakmazdı. Birgün kızı Hz. Hafsa (r.anhâ), Zevü’l-Kurbâ’dan olduğundan ganîmetten hissesini istemeğe gelmişti. Hz. Ömer (r.a.) de: “Kızım bu para ganimet dâiresine âiddir. Benim şefkat hislerime hitâb ederek beni mağlûb etmeğe çalışma!” dediler.
Suriye’nin fethinden sonra Hz. Ömer (r.a.) ile Bizans İmparatoru arasında dostâne bir münâsebet meydana gelmiş, Hz. Ömer (r.a.)’in zevcesi Ümmügülsüm (r.anhâ) Bizans İmparatoriçesine güzel kokular hediye etmişti, İmparatoriçe de aynı ıtır kablarını mücevherat ile doldurarak Ümmügülsüm (r.a.)’e göndermişti. Itırı götüren, mücevheri getiren devlet me’mûru idi. Devlet hesabına hareket eden bir adam idi. Hz. Ömer (r.a.) bunları zevcesine anlatarak bu mücevherlerin devlet malı olması gerektiğini söylemiş, zevcesi de bunu uygun görerek karşılığında küçük bir tazminat almaya râzı olmuştu.
Hz. Ömer (r.a.) hastalandığında tabîb bal yemesini tavsiye etmişti. Çarşıda da bal satılmıyordu. Bal yalnız hükümet depolarında vardı. Bu baldan alamayacağı kanâatindeydi. Bilâhare halkı camiye topladıktan sonra tedavi için bir mikdar bal almasına müsâade edilmesini rica etmişti.
Hz. Ömer (r.a.), halkı yalnız müsâade almak için değil, bir de Reîs-i Devletin millete âid eşyadan bir şey alamayacağını anlatmak için çağırmıştı.
(Hz. Mahmûd Sâmî Ramazânoğlu (k.s.), Hz. Ömer (r.a.), 107.s.)
“Hiç şübhesiz Allâh size, emânetleri ehline teslim etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adâletle hükmetmenizi emreder. Allâh size ne güzel öğüt veriyor. Şübhesiz Allâh işitir ve görür.” (Nisâ s. 58)