Cuma Hutbesi
Cuma Hutbesi, müslümanların bayramı olan cuma gününün en önemli mesajlarını barındırdığı bir hutbedir.
Cuma Hutbesinin farzı ikidir:
- Öğle vakti girdikten sonra okunmuş olmak,
- Hutbede Allah’ı zikretmek.
Hutbe okumak niyetiyle Elhamdülillah veya Lâ ilâhe ilallâh yahut Sübhânallah denilse farz yerine gelmiş olursa da hutbeyi sadece bu kadarla bitirmek mekruhtur.
Hutbeyi, iki kısa hutbe olarak okumak (iki hutbe arasında oturmak) sünnettir. İki hutbeden hiç olmazsa birini okumak ise şarttır. Birinci hutbeyi, ikinci hutbeye göre daha yüksek bir sesle okumak müstehaptır.
Hatibin, hutbe esnasında hutbenin dışında bir şey söylemesi mekruhtur. Cemaat hutbe esnasında yüzünü hatibe çevirmeli, susup okunan hutbeyi dinlemelidir. Hutbe okunurken, dinleyenlerin Peygamberimiz (s.a.v.)’e salavat okumaları dahi mekruhtur.
Cemaat hutbe okunurken kolayına geldiği şekilde oturabilir. Fakat namazda oturur gibi oturmak müstehaptır.
Hutbeyi, Cuma namazı için de şart olan buluğ çağında, erkek ve akıl sahibi kimseler dinlemiş olmalıdır. Hutbeyi dinleyenlerin, seferi veya hasta olması, sağır veya uyuyor olması hutbenin sahih olmasına zarar vermez.
Hutbeyi tek kişi dinlese, daha sonra cemaat gelse ve cumayı kılsalar caiz olur. Cemaat Cuma Namazı’nı hutbesiz kılsa; veya hutbe Cuma namazından sonra veya vaktinden önce okunsa Cuma namazı bâtıl olur. Bu durumda vakti geçmeden Cuma namazı yeniden kılınmalıdır.
Cuma namazını, hutbe okuyan kimseden başkasının kıldırması uygun değildir. Ama kıldırırsa caiz olur. Hutbeyi bir çocuğun okuyup namazı başka birisinin kıldırması caizdir. Namazla hutbe arasında (meselâ yemek yemek gibi) uzunca bir ara olmamalıdır.
İbn-i Mes’ud (r.a.) buyuruyorlar ki: “Namazı uzun hutbeyi kısa tutmak, kişinin fıkıh derecesinin yüksekliğindendir.”
(Muhammed Alaaddin b. İbn-i Abidin, Üç Boyutuyla İslâm İlmihâli, s.339-342)