Güvenilir râvilerin birbirinden nakledegeldikleri Resûl-i Ekrem (s.a.v.)’in sohbetleri, konuşmaları, hitâbeleri, duâları, kendisine sorulan sorulara verdiği cevapları, yaptığı antlaşmalarda kullandığı ifâdeleri bir başkasıyla kıyaslanamayacak kadar mükemmeldir. Allâh’ın Elçisi (s.a.v.) düzgün konuşup, etkili ve yerinde söz söyleme hususunda erişilemez bir konuma sahiptir. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’in seviyesine erişilemez, ayarına ulaşılamaz bazı altın sözlerinden birisi şudur: “Mü’min, bir yılan deliğinden iki defa sokulmaz.” Hadisin sebeb-i vürûdu şöyledir: Mekkeli müşrik şâir Ebû Azze, Bedir Gazvesi’nde esir alınınca, Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’e: “Sen de bilirsin ki, benim fidye verecek malım yok, çocuklarım ise pek çok. Şâyet beni serbest bırakırsan, söz veriyorum, artık aleyhinde bulunmayacağım.” diye yalvardı. Resûlullah (s.a.v.) de kendisini serbest bıraktı. Fakat Ebû Azze sözünde durmadı ve ertesi yıl Uhud Gazvesi’ne katıldı; müşrikleri müslümanlarla savaşmaya teşvik eden şiirler söyledi. Müslümanlara yine esir düşünce, bağışlanması için dil dökmeye başladı, Ama Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz ona bu hikmetli hadisi söyleyerek boynunu vurdurdu. Peygamberimiz (s.a.v.)’in insanlığın ilerlemesi için tek başına kafi gelecek muhtevada olan “İki günü eşit olan ziyandadır” hadisi gibi daha nice hadîs-i şerîfi vardır ki, onlara dikkatle bakanlar, ince hikmetler ihtivâ etmediği sanılan bazı sözleri üzerinde düşünenler derin bir hayranlık duyar. Peygamberler Sultanı (s.a.v.)’e arkadaşları: “Bu kadar edip arasında biz senden daha düzgün konuşan birini görmedik.” dedikleri zaman onlara şöyle buyurmuştu: “Kur’an, açık ve anlaşılır bir Arapça olan benim dilimde inmişken, niçin düzgün konuşmayacakmışım?” (Kâdı İyâz, Şifâ-i Şerîf, c.1, s.194-195)