Allâhü Teâlâ, birbirlerine karşı rahmet ve sevgi bağlarıyla bağlı olmaları sebebiyle, Peygamberimiz (s.a.v.)’in Ashâbı (r.a.e.)’i Fetih Sûresi 29. âyette övmüştür. Ashâb-ı Kirâm (r.a.e.)’in hepsi adaletli kimselerdir. Onların bize ulaştırdığı her şey de doğru ve gerçektir. Hz. Alî (r.a.)’in halifeliği zamanında meydana gelen hadiseler, Ashâb-ı Kirâm (r.a.e.)’in nefislerinden dolayı ve makâm mevki uğruna yapılmış değildir. Farklı ictihâd sebebiyle olmuştur. Onların hiçbirine dil uzatılmaz. Çünkü onlar Resûlullâh (s.a.v.)’in sahabeleridir ve bazıları Cennet ile müjdelenmişlerdir. İçlerinde Bedir Harbi’ne katılmış ve kendilerinden azâp kaldırılmış olanlar vardır. Hadis-i şerifte şöyle buyuruluyor: “Allâhü Teâlâ Bedir ehlinin hâlini görüp bildiği için “Dilediğinizi yapın, sizleri affettim” buyurdu.” (Buhârî) Onların bazıları da Rıdvan ağacı altında biat ile şereflenmişlerdir. Onlar hakkında da bir hadis-i şerifte Peygamber (s.a.v.) şöyle buyuruyor: “Ağacın altında bîat edenlerden hiç kimse cehenneme gitmeyecektir.” (Mektûbât-ı İmâm-ı Rabbânî, c.3, Mektup: 24) Bir hadis-i şerifte, Abdullah b. Muğaffel (r.a.)’in rivâyetinde Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor: “Ashâbım hakkında Allâh (c.c.)’dan korkun, Allâh (c.c.)’dan korkun! Benden sonra ashâbımın aleyhinde bulunmayınız. Kim onları severse benim sevgim de onunla beraberdir, ben de onu severim. Kim onlara kin ve buğz beslerse, ben de onlara buğzederim. Onlara ezâ eden, sıkıntı veren bana ezâ etmiş, sıkıntı vermiş demektir. Bana ezâ veren de Allâh (c.c.)’a ezâ vermiş olur. Allâh (c.c.)’a ezâ veren ise yakında hesâbını verir.” (Muhammed Alâüddin, El-Hediyyetü’l- Alâiyye, s.923)

 

Bir Yorum Bırak