“Sen, onlar bu Kur’an’a inanmıyorlar diye, arkalarından üzülerek neredeyse kendini helâk edeceksin!” (Kehf s. 6) âyet-i kerimesi Allâhü Teâlâ’nın Resûl-i Ekrem (s.a.v.)’e olan şefkâtini ve merhametini göstermektedir. Yani Allâhü Teâlâ, Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’e seslenerek, “kâfirler Kur’ân-ı Kerîm’e imân etmiyorlar diye onlara kızıp öfkelendiğin ve aşırı derecede üzüldüğün için neredeyse kendini öldüreceksin” demektedir. Cenâb-ı Hâkk’ın Resûlullah (s.a.v.)’e beslediği şefkâti ve ona verdiği değeri gösteren âyet-i kerîmelerden biri şudur: “Onlar imân etmiyorlar diye neredeyse kendini helâk edeceksin.” (Şuarâ s. 3) Bu âyetin hemen ardından Resûlü (s.a.v.)’i teselli ederek şöyle buyurmaktadır: “Biz dilesek onlara gökten bir mucize indiririz, onlar da buna boyun eğmek zorunda kalırlar.” (Şuarâ s. 4) Yine şu âyet de Cenâb-ı Mevlâ’nın Nebiyy-i Ekrem (s.a.v.)’e duyduğu şefkât ve merhameti ortaya koymaktadır: “Sana emredileni açıkça söyle. Müşriklere aldırma. Elbette biz seninle alay eden o müşriklerin hakkından geliriz. Onlar Allâh’tan başka bir ilâh daha kabul edenlerdir. Ama yakında başlarına gelecekleri öğrenecekler. Onların söyledikleri yüzünden canının sıkıldığını elbette biliyoruz.” (Hicr s. 94-97) Aynı şekilde başka bir âyet-i kerîme de şöyle buyurulmaktadır: “Elbette senden önce de birçok peygamberle alay edilmişti. Fakat alay ettikleri gerçek, alay edenleri dört bir yandan kuşatıp mahvetmişti.” (En’âm s. 10) (Kâdı İyâz, Şifâ-i Şerîf, c.1, s.128-129)