Kadın kocasına itaat etmek, onun hoşnutluğunu kazanmakla mükellef olduğu gibi koca da kadına iyi davranmak, ona acımak, nahoş davranışlarına sabır göstermek, nafakasını vermek, ona karşı güzel davranmakla mükelleftir. Allâhü Teâlâ: “Onlarla (kadınlarınızla) iyi geçinin” buyurur. Peygamberimiz (s.a.v.) de şöyle buyurur: “Kadınlarınıza iyi davranın. Bilin ki sizin kadınlarınız üzerinde hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerinizdeki hakkınız onların aile harimini sizin hoşlanmadığınız hiç kimseye çiğnetmemeleri, hoşlanmadığınız kimseleri evlerinize almamalarıdır.” Resûlullâh (s.a.v.) buyurdu: Sizin en hayırlınız ailesine karşı en yumuşak davrananızdır.” Rivâyete göre, adamın biri hanımını şikâyet etmek Hz. Ömer (r.a.)’e gelir. Hz. Ömer (r.a.)’in kapısı önünde durur, çıkmasını bekler. İçeride Ömer (r.a.)’in hanımının kocasına karşı ileri geri söylendiğini duyar. Ömer (r.a.) ise hiç karşılık vermemektedir. Adam geri döner ve kendi kendine: “Celâdetli Ömer’in, üstelik mü’minlerin halifesinin hali bu olunca benim durumum nasıl olur?” diye söylenir. Hz. Ömer (r.a.) bu ara dışarı çıkar, adamın kapının önünden ayrılmış olduğunu anlayınca seslenir ve: “Ey adam, derdin nedir?” diye sorar. O: “Ey Mü’minlerin Emîri! Karımın huysuzluğunu şikâyet için gelmiştim. Fakat sana karşı hanımının davranışını ve senin de ses çıkarmayışını görünce içimden “Emirülmüminîn’in hali bu olunca benim halim nice olur” diyerek şikâyetten vazgeçtim.” der. Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a.): “Kardeşim, onun da benim üzerimde hakları olduğu için katlandım. Çünkü o yemeğimi pişiriyor, ekmeğimi yapıyor, çamaşırlarımı yıkıyor, çocuklarımı emziriyor. Halbuki bunların hiçbirini yapmak zorunda değil.” Adam: “Ey Müminlerin emiri! Benim karım da bunları yapıyor.” Hz. Ömer (r.a.): “Öyle ise ezâsına katlan. Şu dünya hayatı pek azdır.” (İmâm Zehebî, Büyük Günâhlar, s.175)