8 Mart, 1910 yılından bu yana kapitalist küresel sermayedarların kendi lehlerine manipüle ettikleri ilginç bir gün olarak, “Dünya Kadınlar Günü” adıyla kutlanmaktadır. 8 Mart, her yıl giderek daha fazla çelişkiyi, soruyu bünyesinde toplayarak ilerlemektedir.
Soru: Kadına yönelik aile içi şiddette erkeğin rolü, Kadınlar Günü bildiri ve açıklamalarının rutin gündemini oluştururken, bu şiddette alkol, uyuşturucu, kumar, ekonomik zorluklar, haz ve şiddet kültürü pompalayan ekran terörü niçin gündem dışı tutulmaktadır?
Soru: Erkek şiddeti söyleminin hizmet ettiği küresel, kültürel, ekonomik ve siyasi amaçlar var mıdır? Kadına yönelen şiddetin sadece aile içerisinde olmadığı aşikârdır. Erkek şiddeti söylemini, toplumsal bir nefret söylemi olarak topluma pompalayanlar şiddete uğrayan tüm kadınları gerçekten savunmakta mıdır? Meselâ İsrail’in katil paletleri altında ezilen Rachel Corrie hangi Kadınlar Günü Bildirisi’nde yerini almıştır? Rachel Corrie mi kadın değildir, yoksa İsrail’in işlediği cinayet mi şiddet olarak görülmemiştir? Türkiye’de 28 Şubat mağduru kadınlar kadın örgütlerinin gündeminde ne kadar yer tutmuştur? Tunus’ta örtündüğü için sahra cezaevlerine doldurulan binlerce kadın, Mısır darbesinde darbeciler tarafından öldürülen Esma, neden Kadınlar Günü’nde gündem edilmemiştir?
Soru: Güya kadını koruyan kanunların, genç evlenmeleri sebebiyle eşlerine tecavüzcü damgası vurup, kendilerini çocuklarıyla yapayalnız ve birçok zorlukla baş başa bıraktığı kadınların da günü müdür Dünya Kadınlar Günü? Aileyi parçalamayı hedef edinen, kadınla erkeği birbirinin düşmanı olarak gören, kısır cinsiyetçi okumalarla alkol, kumar, ekran terörü gibi türlü etkeni bir kenara bırakıp, erkekliği şiddetin ana kaynağı olarak gösteren bir zihniyet kadına, erkeğe, çocuğa ve insanlığa mutluluk getirebilir mi? (Aile Akademisi Derneği)