Anadolu’da Osmanlı Devleti’nden önce bir başka devlet, Türkiye Selçukluları hüküm sürmüştür. Bunlar, haçlı ordularını perişan etmiş, Bizanslılar’ı yenilgilere uğratmışlardır. Anadolu Selçuklu Devleti’nin dünyadan ecelleri ile, yahut suikast neticesinde veya savaşlarda şehid düşerek ayrılan sultanları, devletin başkenti Konya’nın meşhur Alâeddin Tepesi’ndeki Selçuklu hanedanına mahsus türbeye defnedilirlerdi. Türbede 19. asrın son senelerinden itibaren defalarca restorasyon yapılmış ama tamirler pek bir işe yaramamış, Selçuklu mimarisinin nefis bir örneği olan mekân gün geçtikçe daha da perişan hâle gelmişti. Tarihçi İbrahim Hakkı Konyalı, türbede 1943 ve 1944’te yapılan restorasyonlar sırasında mezarların açıldığını, kemiklerin karmakarışık halde çuvallara konup bir köşeye bırakıldığını, köpeklerin çuvalların içindekileri kaptıklarını ve kemiklerin ertesi gün Alâeddin Tepesi’nin değişik yerlerinden toplanıp sandukalara karışık şekilde konduğunu yazmıştır. Konya’da mezarların açılması ve kemiklerin dört bir yana saçılması hadisesinin bir benzerini sekiz asırdan fazla bir zaman önce de yaşamıştık ama arada ufak bir fark vardı: O zaman mezarları açanlar biz değildik, Haçlı ordularıydı! Şimdi, yapılması gereken tek bir iş vardır: Beden bütünlüklerine kavuşturulan Selçuklu hükümdarlarının ve diğer hanedan mensuplarının toprakla buluşmaları. Unutmayalım: Osmanlı padişahları tarihimizde ne kadar mühim yer işgal ediyorlarsa, kemiklerine vaktiyle büyük saygısızlık ettiğimiz bu hükümdarlar da Türkiye’nin aynı makamında oturmuşlardır! Dolayısı ile kendimizi bu hükümdarların ruhlarına ve hatıralarına affettirebilmemiz için eski mekânları olan ve Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün restore ettiği Alâeddin Tepesi’ndeki türbede toprağa verme ameliyesini biran önce en üst düzeyde devlet töreni ile ve bütün dinî gerekleri yerine getirerek yapmak, bugün bizim için artık bir vecibedir! wwwhaberturk.com