Resûlullâh (s.a.v.) Receb Ayı’nı oruçlu geçirmenin fazîletlerini anlatırlarken yaşlı bir adam: “Yâ Resûlallâh (s.a.v.), ben Receb Ayı’nın hepsini oruçlu geçiremem.” dedi. Resûlullâh (s.a.v.) yaşlı adama: “Sen Receb ayının birinci, on beşinci ve sonuncu günleri oruç tut, hepsini tutmuş sevâbına kavuşursun. Çünkü sevâblar on misli yazılır. Fakat sen Receb-i Şerîf’in ilk Cuma gecesinde gâfil olma ki, melekler o geceye Regâib Gecesi demişlerdir. Zîrâ o gece, gecenin üçte biri geçtikten sonra göklerde ve yerde bir melek kalmaz, hepsi Kâ’be-i Muazzama ve etrafında toplanırlar. Allâhü Teâlâ onların bu toplanmalarının sebebini bildiği hâlde, meleklere hitâben: “Ey meleklerim, dilediğinizi benden isteyiniz” buyururlar. Onlar, “yâ Rabbî, istediğimiz, Receb Ayı’nda oruç tutanlara mağfiret etmendir” deyip, isteklerini arz ederler. Allâhü Teâlâ: “Ben Receb Ayı’nda oruç tutanları mağfiret ettim” buyurur.” diye buyurdular. (Müslim) Regâib Gecesi pek mübârek bir gece olduğundan bu geceden gaflet etmeyip bu geceyi ibâdet ve tâatle, zikir ve fikirle, tevbe ve istiğfâr ile, selât-ü selâmla, duâ ve niyâzla geçirmelidir. Günâhlarını göz önüne getirerek ve son istiğfârı imiş gibi kalbi, kalıbı ve dili birleştirerek gönülden tevbe ve istiğfâra devâm etmelidir. Yüce Yaratıcı’nın bu gecede Peygamber (s.a.v.)’e ve mü’minlere büyük bağışlar ve ihsânlarda bulunduğu, mağfiret kapılarını ardına kadar açtığı, dünyaya rahmet saçtığı kabûl edilmektedir. Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır: “Beş gece vardır ki, onlarda yapılan duâların geri dönüşü yoktur” (Müslim) buyurmuşlardır. Bu gecelerden bir tanesinin de Receb’in ilk Cumâ gecesi olduğunu beyân etmiştir. (Seyyid Abdülkadir Geylânî (k.s.), Gunyetü’t-Tâlibîn, s.212) (Râgıp Güzel, Mübârek Gün ve Geceler, s.66)