Namaz, hicretten bir buçuk sene evvel İsrâ gecesi her mükellef üzerine farz kılınmıştır. İslâm’ın, imândan sonraki en önemli emridir. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz yedi yaşına girmiş olan çocuklara emredilmesini, on yaşına girdiklerinde üzerlerine daha çok düşerek namaz kılmalarının sağlanmasını hatta bunun için hafifçe dövülebileceklerini buyurmuştur. Amr b. Şuayb babasından o da dedesinden, Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’in şöyle dediğini rivâyet etmiştir: “Çocuklarınız yedi yaşına ulaştıklarında onlara namazı emrediniz. On yaşına geldiklerinde namaz kılmazlarsa onları hafifçe dövünüz ve o yaşa gelen çocukların yataklarını da ayırınız.” Kitap, sünnet ve icmâ ile sabit olan namaz, farz-ı ayn bir ibâdettir. Bu hususta müslümanlar arasında herhangi bir ihtilâf söz konusu değildir. Allâhü Teâlâ şöyle buyuruyor: “Namazı kılın, zekâtı verin. Rükû edenlerle birlikte siz de rükû edin.” (Bakara s. 43) Bir diğer âyet-i kerimesinde Allâhü Teâlâ şöyle buyuruyor: “Namazı kıldınız mı, gerek ayakta, gerek otururken ve gerek yan yatarak hep Allâh’ı anın. Güvene kavuştunuz mu namazı tam olarak kılın. Çünkü namaz, mü’minlere belirli vakitlere bağlı olarak farz kılınmıştır.” (Nisa s. 103) İbn Ömer (r.a.)’den rivayetle, Peygamber (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur: “İslâm beş temel üzerine bina edilmiştir. Allâh (c.c.)’dan başka ilâh bulunmadığına, Muhammed’in Allâh (c.c.)’un elçisi olduğuna şehâdet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, Beytullâh’ı haccetmek ve Ramazan orucunu tutmak” Namazın farz olduğuna dair icmâ eden âlimler, onu inkâr edenin kâfir olduğu konusunda da icmâ etmişlerdir. Bu konuda herhangi bir ihtilâf söz konusu değildir. (Suâlli-Cevâplı İslâm Fıkhı, c.2, s.7-9)