Hz. Ömer (r.a.) Allâh (c.c.)’dan kendisine ilhâm verilmesine mazhar olmuş değerli bir kimse idi. Yeni hayatın ihtiyaçlarını karşılamakta ve İslâm devletinin temellerini atmakta olağanüstü başarılı olmuştu. Aşağıdaki işleri gerçekleştiren odur: 1. Devlet divanlarını kurmak, 2. Beytülmâl’i (Maliye) sistemini kurmak, 3. Para basmak, 4. Ülkenin sınırlarını korumak ve savunmak üzere ordu kurmak, 5. Çalışanlar için maaş sistemi oluşturmak, 6. Posta sistemini kurmak, 7. Belediye denetim hizmet birimini kurmak, 8. Hicret olayının tarihin başlangıcı olarak kabul edilmesi. Böylece daha sonra meydana gelecek olaylar, artık nispet edilecek bir tarih bulmuştur. Hz. Ömer (r.a.), zorunlu haller gerektirdikçe yeni sistemler oluşturmakla yetinmemiş, eski sistemler içerisinde düzenlenme ihtiyacı gösteren konularda da düzenleme yapmıştır. Fethedilen ülkelerin topraklarını o ülkelerin halkına bırakarak haraç vergisi sistemini oluşturan odur. Oysa bir ülkeyi güç kullanarak ele geçiren savaşçılar ele geçirdikleri toprakları savaştan sonra başkalarına bırakmazlardı. Hz. Peygamber (s.a.v.) İslâm dininin nuru ile dünyayı doldurmuştu. Fakat onun vefâtından sonra meydana gelen olaylar yüzünden neredeyse bu nur sönecekti. Hz. Ebû Bekir (r.a.)’in himmeti bu nuru korudu. Daha sonra Hz. Ömer (r.a.) gelerek İslâm binasını ziynetlendirip en güzel ve şahane sistemlerle o binayı desteklemiş, İslâm dini günümüze kadar yaşamaya devam etmiştir. İslâm dünyasının yararlandığı en büyük nurun kaynağı Resûlü Ekrem (s.a.v.) Efendimiz ve onun iki büyük sahâbisi Ebû Bekir ve Ömer (r.a.e.)’dir. (Muhammed Mütevelli Şaravî, Cennetle Müjdelenen On Sahâbî, s.81-82)