Kâfirler izledikleri yöntem konusunda mahlukâtın en akılsızlarıdırlar. Allâh (c.c.) kendi dininin hak din olduğunu kanıtlamak için kâfirleri kullanmaktadır. Onlar ise bu dinin nurunu söndürebileceklerini zannetmektedirler. Allâh (c.c.) şöyle buyurmaktadır: “Şüphesiz günâhkârlar dünyada imân edenlere gülerlerdi. Onlarla karşılaştıklarında kaş göz hareketiyle alay ederlerdi. Ailelerine döndüklerinde, alaylarından dolayı keyiflenerek dönerlerdi.” (Mutaffifin s. 29-31) Bu âyet-i kerîmede Allâh (c.c.) Kur’ân’ı Kerim’de kâfirlerin mü’minlerle karşılaştıklarında kaş göz işaretiyle gülüp onları alaya alacaklarını haber vermektedir. Onlarda biraz akıl olsaydı, inananları alaya alırken düşünmeleri gerekirdi. Zira onlar inananlarla alay etmemiş olsalardı bizler diyecektik ki bizim kitabımız Kur’ân-ı Kerîm bizlere kâfir ve günâhkâr insanların mü’minlerle alay edeceklerini bildirmektedir. Oysa kaş göz işaretleriyle olsun veya başka türlü tavırlarla olsun hiç kimse bizi alaya almıyor. Böylece kafalarımızda bir soru işareti belirecekti. Fakat onların mü’minlerle alay etmeleri Kur’ân’ın hak ve doğruluğunu ispatlamaktadır. Çünkü onlar Kur’ân’ın yapacaklar dediği tavırları sergilemektedirler. Kâfirlerin bu hareketlerinden dolayı mü’minlerin üzülmemesi, göğüslerinin daralmaması gerekir. Aksine onların bu tavırlarına karşı “Allâh (c.c.)’u her türlü noksan sıfatlardan tenzih ederim. O (c.c.) kâfirler böyle yapacaklar diye haber verdi, onlarda gerçekten aynısını yaptılar. Büyük olan Allâh doğruyu söyledi. Böylece onlar imânımızın doğruluğunu ispatladılar. Hâlbuki onlar bu dini yıkabileceklerini düşünüyorlardı” demeleri gerekir. Şu âyeti kerimede olduğu gibi: “Ben onları ne göklerin ve yerin yaratılışına, ne de bizzat kendilerinin yaratılışına şahit tuttum. Ben yoldan çıkaranları yardımcı edinecek değilim.” (Kehf s. 51) Onlar yerlerin, göklerin ve insanın yaratılışı ile ilgili Kur’ân-ı Kerîm’le çatışan hipotezler ileri sürdükleri zaman bizler diyoruz ki, eğer onlar bu teorileri ileri sürmeselerdi, bizler diyecektik ki: “Yaratılış konusunda teoriler üretip Kur’ân ile çatışacakları haber verilen bu insanlar hani nerede?” (İmâm Şarani, Ölüm-Kıyâmet-Ahiret, s.118-120)