Yabancı Genç Bir Kadınla Konuşmak

Yabancı Genç Bir Kadınla Konuşmak başlıklı yazımızı istifadenize sunuyoruz.


Lisânın afetlerinden bir tanesi de yabancı genç bir kadınla konuşmaktır. Bu ihtiyaç olmaksızın caiz değildir. Çünkü bu tür konuşma fitneye açık bir olaydır. Eğer şehâdet, alışveriş ve tebliğ gibi bir hacet ile olursa bu caizdir. Hatta aksıran bir kadına dahi cevap teşkil eden duâda bulunulmaz. Ona ne selâm verir, ne de kadın ona selam verdiği zaman onun selâmını aşikâre bir şekilde alır, bilakis o selâmı içinden alır. Aksi de böyledir. Yani erkek aksırdığı zaman yabancı genç kadın ona cevap teşkil eden duâyı yapmaz. Bu konu Hulasâ isimli eserde böyle anlatılmaktadır.


Aksırmaya gelince, bir kadın aksırdığı zaman eğer bu kadın ihtiyar ise ona erkek cevâb teşkil eden duâyı okur, şayet kadın genç ise ona duâyı içinden yapar. Bu tıpkı selâm gibidir. Çünkü yabancı bir kadın, bir erkeğe selâm verdiği zaman, eğer kadın ihtiyar ise erkek onun selâmını kendi işiteceği bir ses ile alır, şayet kadın genç ise onun selâmını içinden alır. Yine erkek de böyle, yabancı bir kadına selâm verdiği zaman bunda cevap aksi üzere olur.


Efendimiz (s.a.v.) hadîs-i şerîfte şöyle buyurmuştur:
“Gözlerin zinası bakmak, kulakların zinası dinlemek, dilin zinası konuşmak, elin zinası tutmak, ayağın zinası da yürümektir. Kalp ise heves eder, temenni eder. Tenasül uzvu bunu tasdik eder veya yalanlar.” (Buharî) Yani bu uzuvlarla zinâ günâhı gibi bir günâh yazılır.


Başka bir hadîs-i şerîfte şöyledir: “Gözler zinâ ederler, eller zinâ ederler, ayaklar zinâ ederler ve ferç zinâ eder.” (Ahmed b. Hanbel)


(Hadimi, Berika (Tarîkat-ı Muhammediyye Şerhi), 5.c., 65-66.s.)