Tevrat’ta Nebi Aleyhisselam
Tevrat’ta Nebi Aleyhisselam başlıklı yazımızı istifadenize sunuyoruz.
İbn-i İshak (rh.a.)’den nakledildiğine göre Resûlullâh (s.a.v.) çarşı ve sokaklarda gürültü çıkarmazdı. Çirkinlik arz eden vasıflardan tamamen beri idi. Çirkin ve kötü sözler katiyen söylemezdi. Cenâb-ı Hakk, Resûlullâh (s.a.v.) hakkında şöyle buyurmuştur: “Her güzeli ona yakıştırırım. Güzel ahlâk namına ne varsa ona rahat verebilirim. Sükunet giysisi ile onu süslerim. İyilik vasfını da onun bir şiarı sayarım. Takvâyı kalbine yerleştirmişimdir. Bütün düşündükleri bir hikmet, sıdk ve vefâdır. Affetmek, herkese iyi davranmak gibi hasletleri de ona ihsân ederim. Adalet onun sîresi, hak ve hakîkat da onun şeriâtı, hidâyet imâmı, İslâm ise milleti, Ahmed de ismidir. İnsanlar dalâlete sürüklendikten sonra onun sayesinde tekrar onları hidayete erdiririm. Onunla insanları cehaletten kurtarırım. Ümmetinin adını, şanını onun sayesinde yükseltirim. Onun sayesinde onları şöhrete kavuştururum. Onları onun hatırı için çoğaltırım, fakirlikten sonra maddî ve manevî zenginliklere kavuştururum. Dağınık toplulukları birleştiririm. Muhtelif fikirleri, dağınık milletleri ve kabileleri onun hürmetine birleştiririm. Ümmetini insanlar arasında en seçkin bir ümmet yaparım.”
Başka bir hadiste şöyle varit olmuştur: İbn-i Mes’ud (r.a.) anlatıyor: Resûlullâh (s.a.v.) bizlere Tevrat’ta geçen sıfatlarını şöylece beyân etti: “Ahmed-i Muhtar olan kulumun doğumu Mekke’de olacaktır. Hicret edeceği yerin adı ise Medine’dir yahut Tayyibe’dir.” (Taberanî)
Ümmeti de Allâh (c.c.)’a her hal-ü kârda çok hamd edicidir. Cenâb-ı Hâkk takvâya ermiş mü‘minler hakkında şöyle buyurmuştur:
“Onlar nezdlerindeki Tevrat ve İncil’de ismini ve sıfatını yazılı bulacakları O Ümmî Nebi olan Resûl’e tâbi olanlardır.” (Araf s. 157)
(Kadı İyaz, Şifâ-i Şerîf, 34-35.s.)