Yavuz Sultan Selim Hân’ın zamanında Anadolu ve Rumeli kazâskeri olan Sarı Gürz Nûreddîn Hamza Efendi’nin şiîler hakkında verdiği fetvâ şöyledir: “Hüvelmu’în Bismillâhirrahmânirrahîm. Sevdiği kullarına yardım eden, düşmanlarını da kahreden Allâhü Teâlâ’ya hamdolsun. Peygamberlerinin en üstünü olan Muhammed (s.a.v.) ve O (s.a.v.)’in âl’ine ve Ashâbı (r.a.e.)’e salât ü selâm olsun. Ey müslümânlar! Biliniz ve anlayınız ki, Ashâb-ı Kirâm (r.a.e.) düşmanı râfızîlerin reisleri, Erdebiloğlu Şâh İsmail’dir. Onlar, Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’in yolunu ve sünnet-i seniyyesini beğenmezler. Kur’ân-ı Kerîm ile alay ederler. Allâhü Teâlâ’nın haramdır buyurduğuna helâldir derler. Kur’ân-ı Kerîm’i ve diğer dîn kitaplarını tahkir edip yakarlar. Bütün Ehl-i Sünnet âlimlerine ve sâlih müslümânlara ihânet edip, öldürürler. Mescidleri yıkarlar. Bu taifeye mensûb olanlar, reisleri Şâh İsmail’i ilâh yerine koyup secde ederler. Hz. Ebûbekir ve Hz. Ömer (r.a.e.)’e sövüp, hilâfetlerini inkâr ederler. Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz’in hanımı Hz. Âişe (r.anhâ) vâlidemize iftira edip söverler. İslâmiyet’i yıkmak için uğraşırlar. Onların bunlara benzer dîn-i İslâm’a aykırı daha pek çok bozuk îtikâdları ve hareketleri vardır ki, benim ve diğer âlimlerin katlarında tevatür derecesinde bilinmektedir. Onlar, görünen bu hareketleri ile dînimizin hükmüne ve kitaplarımızın bildirdiğine göre fetvâ verdik ki; kâfirdirler, mülhiddirler. Herhangi bir kimse dahi onların bâtıl dînlerini beğense ve rızâ gösterse kâfir olur. Bunların boğazladıkları ve avladıkları; okla, doğanla ve köpek ile de olsa murdardır. Nikâhları bâtıldır. Netice olarak, Ashâb-ı Kirâm (r.a.e.) düşmanı olan bu râfızîler; hem kâfir, hem mülhid ve hem de fesâd ehlidirler. Yâ Rabbî! Dînine yardım edenlere yardım eyle, müslümânlar arasında fitne çıkaranları kahreyle! Âmîn.” (Osmanlı Tarihi Ansiklopedisi)