Şeyh Şamil’in Cihad Anlayışı

Şeyh Şamil’in Cihad Anlayışı başlıklı yazımızı istifadenize sunuyoruz.
,Şeyh Şâmil, cihâd hareketinin hızını kesmeden devâmı için kânunlar koydu. Bilhassa Ruslarla anlaşma yapılmasını teklif edenlere şiddetli cezâlar verileceğini bildirdi. Durum böyleyken iki Çeçen’den Rusların Müslüman köylerine yaptığı zulüm ve işkenceleri dinleyen Şeyh Şâmil’in annesi, oğlundan Ruslarla bir anlaşma yapmasını istedi. Bu sözle beyninden vurulmuşa dönen İmâm-ı Şâmil’in korktuğu tek şey, Müslümanların kalplerindeki düşmanla mücâdele azminin kaybedilmesi, îmânlarının sarsılmasıydı. Halkın Ruslarla anlaşmaya meyletmeleri demek, esâreti kabul edip, İslâm’ın emirlerini yapamamak, yasaklarından kaçınamamak, îtikâdlarının bozulması demekti. Şeyh Şamil nâibleriyle görüştükten sonra: “Muhterem anama yüz sopa vurulacaktır.” emrini bildirdi. Omuzları çökmüş, yaptığı hatânın üzüntüsüyle rengi solmuş bir halde oğluna bakan anne ise: “Oğlum! Allâhü Te‘âlâ’nın emrinden kıl ucu kadar ayrılırsan emzirdiğim sütü helâl etmem! Verilecek cezâyı şimdiden kabul ediyor, adâletten zerre kadar şaşmamanı diliyorum.” dedi.
Herkes dehşet içerisinde, gözleri yaşlı bu ananın kaç sopaya dayanabileceğini düşünürken, ünlü Rus generallerine diz çöktürmüş kahraman İmâm’ın, anasının yanına varıp diz çöktüğünü, sonra da ellerine sarılıp öptüğünü gördüler. Anasıyla helâlleşen Şeyh Şâmil, halka dönerek: “Anamın bu meselede, merhâmetinin çokluğu sebebiyle başkalarına şefâat etmesinden başka hatâsı yoktur. Bu yaptığı hatânın cezâsını da mânevî olarak şu âna kadar çektiği ızdıraplarla ödemiştir. Maddî cezâyı da onun vârisi olan oğlu çekecektir.” dedi. Herkes yerinde donmuş bir vaziyette beklerken sırtını açtı ve vazîfelilere dönüp: “Emri yerine getirmekte bir an bile tereddüt edip, elleri titreyenlere yazıklar olsun. Bütün gücünüzle vurmanızı emrediyorum.” dedi.
Her sopada sırtından kanlar fışkıran şanlı mücâhid, yüz sayısı tamamlandığında, Allâhü Te‘âlâ’nın, kendisine verdiği sabır ve metânet için şükür secdesine vardı.
(Rehber Ansiklopedisi, c.16, s.73-74)