Sandalyede Namaz Kılınır mı?

Sandalyede Namaz Kılınır mı? Ayakta durmakta zorlanan ve dizlerindeki rahatsızlıktan dolayı ayakta namaz kılamayan hastalar oturarak, sandalye de ve taburede nasıl namaz kılmalıdır? Hangi durumlarda ve unsurlarda oturarak namaz kılınır?


Fetevâyı Hindiye’de “Hastaların namazı” babında şöyle bir kaide var: “Secde yapamayan bir hasta, rükû ve secde için aynı seviyede eğilirse, o kimsenin namazı caiz olmaz.”


Rükû ve secde için aynı seviyede eğilince namaz caiz olmayınca, secde için rükûdan daha az eğilince namaz hiç caiz olmaz. Namazın caiz olması için, secde için muhakkak rükûdan daha fazla eğilmek icap etmektedir.
Günümüzde camilerde görüldüğü üzere sandalyede namaz kılanlar, ayakta tekbir alarak namaza başlıyorlar. Rükûyu bildiğimiz şekilde yapıyorlar. “Semiallâhü limeh hamideh” diyerek doğrulup ayağa kalkıyorlar. Sonra normal namaz kılanlar secdeye giderken, onlar secde için sandalyeye oturuyor ve biraz eğilerek secde yapıyorlar. Yani secde için, rükûdan daha az eğiliyorlar. Bu durumda, fıkıh kaidesine göre bu şekilde kılınan namaz caiz olmuyor.


Camilerde sandalyede namaz kılan kimseler evlerinden merdivenden inip, yürüyerek camiye gelebildiklerine göre ayakta durabiliyorlar. İslâm fıkhına göre ise ayakta durabilen fakat secde yapamayan kimselerin, ayakta îmâ ile namaz kılmaları caizdir. (Fetevâyı Hindiyye)


Öyleyse, dizlerini bükemedikleri için sandalyede namaz kılanlar, namazlarını sandalyede değil de ayakta îmâ (kafa işaretiyle) kılabilirler.
Peki sandalyede namaz hiçbir şekilde mi caiz olmaz? Olabilir.
Öyle bir kimse ki, hayatı tekerlekli sandalyededir. Yani tekerlekli sandalyeye mahkum olmuştur. Bu kimse, tabii ki namazlarını üzerinde bulunduğu tekerlekli sandalyede kılacaktır. Fakat bu sandalye üzerinde namazını îmâ ile kılarken, o da mutlaka secde için rükûdan daha fazla eğilmelidir. Rükû için eğilmesi secde için eğilmesinden daha fazla veya aynı seviyede olursa, namazı caiz olmaz. Nimet-i İslâm’da “Ayakta durabildiği halde, bir özürden dolayı secde edemeyen kimse, namazını ayakta îmâ yaparak kılar.” deniliyor.


(Muhammed Alaaddin b. İbn-i Abidin, Üç Boyutuyla İslâm İlmihâli, 297-298.s.)