Bu dünyada maksat Allâh (c.c.)’un rızasını kazânma saadetine ermektir. Resûlullâh (s.a.v.)’in rızası, Allâh (c.c.)’un rızasına tabidir. Allâh (c.c.)’u razı eden şey, Resûlullâh (s.a.v.)’i de razı kılar. Allâh (c.c.)’un gazâbına sebep olan şey, Resûlullâh (s.a.v.)’in de gazâbına sebep olur. Resûlullâh (s.a.v.)’in sevmediğini, Allâh (c.c.) de sevmez. Allâhü Teâlâ’nın ve Resûlu (s.a.v.)’in rıza ve gazâpları birbirine bağlıdır. Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de pek çok delil vardır. Resûlullâh (s.a.v.)’in ismi Allâh (c.c.)’un ismiyle beraber zikredilmektedir: “Kim peygambere itaat ederse, muhakkâk Allâh’a itaat etmiş olur, kim de yüz çevirirse, bu seni üzmesin.” (Nisâ s. 80) “Allâh’a ve Peygamber’e itaat edenler, işte bunlar, Allâh’ın kendilerine nimet verdiği peygamberlerle, sıddıklarla, şehidlerle ve iyi kimselerle beraberdirler. Bunlarsa ne güzel birer arkadaş.” (Nisâ s. 69) “Kim Allâh’a ve Resûlüne itaat eder, yaptığı günâhlardan ötürü Allâh’tan korkar ve geri kalan ömründe de O’ndan sakınırsa, işte bunlar ebedi saadete kavuşanlardır.” (Nûr s. 52) “Kim Allâh’a ve Resûlüne itaat ederse, o gerçekten büyük bir zafere, cennete kavuşmuştur.” (Ahzab s. 71) “Kim Allâh’a ve Resûlüne itaat ederse, Allâh, onu altından ırmaklar akan cennetlere koyar. Kim de yüz çevirirse, onu acıklı bir azâp ile azâplandırır.” (Fetih s. 17) “Ey müminler, münâfıklar rızanızı kazânmak için “biz münafık değiliz” diye Allâh’a yemin ederler. Eğer bunlar mü’min iseler, daha önce Allâh’ı ve Resûlü’nü razı etmeleri daha doğrudur. Şu gerçeği bilmiyorlar mı ki, kim Allâh’a ve Resûlü’ne karşı hududu aşarsa, içinde ebedi olarak kalmak üzere, ona cehennem ateşi vardır, işte bu, en büyük perişanlıktır.” (Tevbe 62-63) Görüldüğü gibi, Allâh (c.c.)’na itaat, Resûlullâh (s.a.v.)’e itaattir ve Allâh (c.c.)’un sevgisi Resûlullâh (s.a.v.)’in sevgisine bağlıdır. (Mehmet Çağlayan, Ehl-i Sünnet ve Akaidi, s.152-153)