Resûlullâh (s.a.v.) Medine’ye gelince devenin yularını boynunun üstüne bırakmıştı. Kendisi onu hiç tahrik etmiyordu. Deve Ebû Eyyub Ensarî (r.a.) Hazretlerinin evinin önüne çöktü. Resûlullâh (s.a.v.) de devenin üstünde duruyordu. Oradan yine kalkıp gitti, evvelki yerine çöktü ve bir ses çıkardı. Ondan sonra Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz üstünden indi ve: “Allâh dilerse konağımız burasıdır” dedi. Rivayet olunur ki, Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz Ebû Eyyub Hazretlerinin evlerine girdiği zaman yer evine konmayı ihtiyar etti. Onun üstünde olan çardağı istemedi. Ebu Eyyub (r.a.) hâtûnuna dedi ki: “Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’in aşağıda olması ona lâyık değildir. O (s.a.v.)’e Cebrâil (a.s.) gelir ve Kur’an nâzil olur, O (s.a.v.)’in yukarıda olması gerekir.” Velhasıl o gece kendisi ve hanımı ıstıraptan yatmadılar. Sonunda söylediler. Efendimiz (s.a.v.)’i yukarı çıkardılar, kendileri aşağı indi. Rivayete göre Ebû Eyyub (r.a.)’in evini eski zamanlarda Yemen padişahlarından biri Medine’ye geldiği zaman Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz için yapmıştı. Onun için Peygamberimiz (s.a.v.) Medine’yi şereflendirdiklerinde oraya konmuştu. O padişah Medine-i Münevvere’ye geldi. Orada bir ev yaptı ve âlimlerden dört yüz kişiyi bıraktı. Alimlerin reisinin eline bir mektup verip tenbih etti ki: “Ben bu evi Resûlullâh (s.a.v.) Hazretleri için yaptım. Zuhur edip bu diyara geldiği zaman evi teslim edip bu mektubu da ona ulaştırasınız” dedi. Ondan sonra günlerin geçmesiyle ev elden ele düştü. Nihavet Ebû Eyyub Hazretlerinin tasarrufunda iken Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz Hazretleri gelip saadetle kondu. Ebû Eyyub (r.a.), o âlimlerin reisinin evlâdından idi. Ensar topluluğu da orada kalan âlimlerin neslinden idiler. Sonradan Kâinatın Efendisi (s.a.v.)’in şerefli hizmetine yetişip nusretler ettiler. (İmâm Kastalâni, Mevahib-ü Ledünniye, s.103-104)