Rahip Bahira’nın Resûlullah (s.a.v)’in Peygamberliğini Bildirmesi
Rahip Bahira’nın Resûlullah (s.a.v)’in Peygamberliğini Bildirmesi başlıklı yazımızı istifadenize sunuyoruz.
İbn-i Ebî Şeybe (r.âleyh)’in rivâyetinde gelmiştir ki: Resûlullâh (s.a.v) on iki yaşına girdiğinde amcası Ebû Tâlib ile çıkıp Şam diyarına gittiler. Orada Busra denilen yere vardıkları zaman konakladılar. O yerde Bahîra adında bir rahip vardı. Bahîra, Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz’i görünce mübarek eline yapıştı: “İşte O, âlemlerin efendisidir. Hâkk Teâlâ O’nu âlemlere rahmet olarak göndermiştir” dedi. “Ey Bahîra, nereden biliyorsun?” dediler. Bunun üzerine Bahîra: “Siz şu karşı ki yokuştan inip gelirken gördüm. Taştan ve ağaçtan hiçbir şey kalmadı, hepsi O’na secde ettiler. Onlar hiç kimseye secde etmezler, ancak peygamberlere secde ederler. Aynı zamanda ben bunu nübüvvet mührü ile bilirim. Bunun arkasında nübüvvet mührü vardır. Biz, kitablarımızda bunu bulmuşuzdur. Ey Ebû Tâlib, sakın, Yahudi tâifesi buna zarar vermesinler. Hemen onu alıp Mekke’ye geri git!” dedi.
Bâzı rivâyetlerde İbn-i Abbâs (r.a.) hazretlerinden şöyle nakledilmiştir: “Ebû Bekir Sıddık (r.a.) on sekiz yaşında, Peygamber (s.a.v.) Efendimiz yirmi yaşında idi. Yoldaş olup Şam diyarına ticarete gittiler. Beraberce bir gürgen ağacının dibine vardılar. Resûlullâh (s.a.v.) ağacın gölgesine oturdu. Hz. Ebû Bekir (r.a.) geçti, bir şey sormak için orada oturan Bahîra dedikleri rahibin yanına gitti. Rahip sorup: “O ağacın gölgesinde oturan kimdir?” dedi. Hz. Ebû Bekir (r.a.) de: “O, Muhammed bin Abdullah bin Abdü’l-Muttalib’dir” diye cevâb verdi. Bahira: “Vallâhi, bu peygamberdir. İsâ (a.s.)’dan sonra oraya bundan başka kimse oturmadı” dedi. Tâ o zamandan bu söz Hz. Ebû Bekir (r.a.)’in kalbinde yer etmişti. Sonradan Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz’e nübüvvet gelip dîne dâvet eylediğinde Ebû Bekir Sıddık (r.a.) tereddüt etmeyip imâna geldi.”
(İmâm Kastalânî, Mevâhib-i Ledünniyye, c.1, s.30-31)