Peygamberimize Ezel Aleminde Nübüvvet Verilmesi

Peygamberimize Ezel Aleminde Nübüvvet Verilmesi. Seçkin sahabelerden Meysere-i Dabi (r.a.) bir gün: “Ya Resûlâllah! Ne vakit peygamber oldun?” diye sordu. Resûlullâh(s.a.v.): “Âdem canla ten arasında iken” buyurdu.”
Selim akıl ve müstakîm tabiat sâhibi olanlara şöyle mâlûm olsun ki, bütün eşyayı yaratıcı, yeri ve göğü halk edici Hâkk celle ve alâ, mümkinâtı vücuda getirip miktarını takdir etmeğe ezelde irade ettiği vakit, hakikât-i Muhammediye’yi Samediyyet (hiçbir şey’e ve hiç kimseye muhtaç olmayış) nurlarından uzaklaştırıp ulvî ve süfli ne kadar âlem varsa ezelî ilim ve iradesi hasebince hepsini o hakikâtten zuhûra çıkardı. Ondan sonra nübüvvetini bildirip risâletle müjde buyurdu. Ve bu halde henüz Hz. Âdem (a.s.)’ın şerefli ruhu cesedine ilişmemişti.
Nitekim hadîs İmâmlarından İmâm-ı Ahmed ve diğerlerinin (r.âleyh) nakillerinde Arbaz bin Sâriye (r.a.) o Fahr-i Âlem (s.a.v.) hazretlerinden rivâyet etmişlerdir ki: İlk Peygamber (Peygamberliği kendisine ilk bildirilen): “Gerçekten ben Allâh (c.c.) katında nebilerin hâtemi idim. Şu halde ki, daha Âdem’in çamuru yeryüzüne bırakılmış yatıyordu, cismine ruh üflenmemişti” diye buyurmuşlardır.
İmâm-ı Ahmed, İmâm-ı Buhârî ve Ebû Nuaym (r.âleyh)’in rivâyetlerinde gelmiştir ki, seçkin sahabelerden Meysere-i Dabi (r.a.) bir gün: “Ya Resûlâllah! Ne vakit peygamber oldun?” diye sordu. Resûlullâh(s.a.v.): “Âdem canla ten arasında iken” buyurdu.” “Canla ten arasında iken” demekten murad, “cismine can girmemişti” demektir. Bâzı rivâyette Resûlullâh (s.a.v.) hazretlerine: ”Metâ kütibte nebiyyen? Ne zaman nebî yazıldın?” diye sorulduğunda: “Âdem canla ten arasında iken ben nebî yazıldım” diye cevâb vâki olmuştur. Bu takdirde sözü geçen ibare ile Arbaz (r.a.)’dan rivâyet olunan ibarenin toplamından hâsıl olur ki, Resûlullâh (s.a.v.) hazretlerinin nebîliği ezel âleminde vâcib, zâhir ve sâbit imiş.
(İmâm Kastalânî, Mevâhib-i Ledünniyye, c.1, s.23-24)