Osmanlılar’da Bilim ve Teknoloji

Osmanlılar’da Bilim ve Teknoloji. Ünlü astronom Takiyüddin, Sultan III. Murat’ın onayı ve talimatıyla Tophane sırtlarında İstanbul Rasathanesi’ni inşa etmiş, orada 9 adet astronomi aletini geliştirmiş ve dakik gözlemlerde bulunmuştu. 
Osmanlılar hüküm sürdükleri coğrafya dolayısıyla kendilerinden önceki uygarlık havzalarından gelen geniş bir bilimsel birikime varis olmuşlardı. İslâm dünyasının genel birikimine ilâve olarak Antik Yunan-Helen uygarlığını daha önceki çeviri hareketleri dolayısıyla çok iyi tanıyorlardı.
Osmanlıların bilim ve teknoloji ile ilişkilerini birçok konu üzerinden incelemek mümkündür. Bunların başında hiç şüphesiz tıp alanı gelmektedir. Osmanlılar kendilerinden önceki tıbbî birikimi daha da geliştirdiler, yanlış uygulamaları ayıkladılar ve kendi özgün katkılarını sundular. Tıbbi tedavi ve eğitim için kurumsallaşma Osmanlıların en önemli özelliklerinden biridir. Birçok şehirde, daha ziyade külliye içerisinde kurdukları darüşşifalarla ücretsiz ve kaliteli tıp hizmeti sundular. Yine ateşli silahları ve özellikle topları 14. yy.’dan itibaren kullanmaya başladıkları ve 15. yy.’da büyük kuşatma topları dökmek için yeterli teknolojik donanıma sahip oldukları, kendilerini eksik hissettikleri yerde yabancı uzmanların bilgilerinden faydalandıkları görülüyor. Osmanlıların top teknolojisindeki başarısının daha sonraları da devam ettiği görülmektedir. Diğer taraftan Astronomi konusunda, sonunu getiremeseler de, önemli bir girişimde bulunmuşlardı. Ünlü astronom Takiyüddin, Hoca Saadettin’in ve Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa’nın destekleri ve Sultan III. Murat’ın onayı ve talimatıyla Tophane sırtlarında İstanbul Rasathanesi’ni inşa etmiş, orada 9 adet astronomi aletini geliştirmiş ve dakik gözlemlerde bulunmuştu. Gözlemlerinde, çağdaşı bulunan Danimarkalı kraliyet astronomu Tycho Brahe ile karşılaştırıldığında daha dakik sonuçlara ulaşmıştı.
Osmanlının kendi medeniyet tasavvuru içerisinde inanç dünyasına varoluşsal bir karşıtlık ya da meydan okuma teşkil etmeyen, insan ve çevreye faydalı her tür teknik bilgiyi ya da daha sonraki ismiyle teknoloji ürününü, ister kendi coğrafyasından isterse farklı bir coğrafyadan gelmiş olsun, kolaylıkla benimseme temayülü içerisinde olduğu anlaşılmaktadır.
(Prof. Dr. Tuncay Zorlu, İTÜ Vakfı Yayını, sayı 84, s.68-71)