Orucu Bozan Şeyler
Orucu bozan durumlar nelerdir? Orucu bozmayan durumlar nelerdir?
Mübarek Ramazan ayı ile beraber oruç tutacak kişilerin en yoğunlukta merak ettikleri ve araştırdıkları konu orucu bozan durumlar nelerdir? Peki sıkça sorulan soru olan orucu bozan şeyler nelerdir? Orucu bozmayan durumlar nelerdir? İşte konu ile ilgili detaylar:
Her oruç ki, ibadettir, başlamakla tamamlanması borç olur. Onun özürsüz bozulması ve iptâli günâhtır. Orucun bozulması ve iptâli (bozucu bir şeyle bozulması), onun şer’i hakîkati olan belli şeylerden kendini tutmayı ihlâl iledir. Başlanan oruç, Ramazan’ın edası olduğu takdirde özürsüz bozulmasına dünyevî ceza olarak kefaret dahi gerekir.
Orucu bozan şeylerin başlıcası yeme, içme ve cinsî temasta bulunmaktır. Yeme ve içmenin alışılmış yiyecek ve içeceklerin yenilip içilmesine inhisarı olmadığı gibi, iki tarafa şâmil olan cinsî temasın da mu’tad (alışılmış) şekline inhisarı yoktur. İlâç nevinden olan şeylerin yenmesi veya içilmesi, gıda türünden olan şeylerin yenilip içilmesi gibi. Hattâ ne gıda ve ne de deva olmak üzere yeme ve içmeye elverişli olmayan şeyin bile yutulması imsake (kendini tutmağa) aykırı ve orucu bozucu olduğu gibi, hükne şırınga etmek, kulağa ilâç akıtmak, tütün içmek, enfiye çekmek, kusmak, dumanı boğaza, genize almak şeklinde tütsülenmek, cinsi temasta iki sünnet yerinin buluşması ve oynaşmakla meni inmesi de orucu bozucudur. Unutarak yemek, içmek, yutmak ve yine unutarak birleşmek bağışlanmıştır. Hatırlandıktan sonra devam edilmemek şartıyla orucu bozmaz. Hatâ kazayı gerektirir. Meselâ, mazmaza ederken boğaza kaçan su, orucu bozmakla kaza gerekir.
Şunlar orucu bozmaz:
1. Öpmek. 2. İhtilâm (hamamcı) olmak. 3. Sabaha kadar cünüp kalmak. 4. Ağıza gelen balgamı yutmak. 5. Burnu içine inen yaşlığı çekip yutmak. 6. Kulağına su kaçmak. 7. Bir şey koklamak. 8. Elinde olmayarak boğazına duman, toz veya sinek girmesi. 9. Erkeklik uzvunun içine ilâç akıtmak, sonda salmak. 10. Göze sürme ve bıyığa yağ sürmek. 11. Ağıza alınan ilâcın tadı anlaşılmak.
(Hacı Mehmed Zihni, Muhtasar Ni’met-i İslâm, s.168-169)